Uluslararası Gelişmelerin İş Dünyasına Direkt Etkileri: Bir İnsan Kaynakları Yöneticisinin Bakışı

Merhaba,

2024 yılında Türkiye’nin de üyesi bulunduğu NATO 75. Yılını kutluyor. NATO üyeleri, kurulduğu 4 Nisan 1949 yılından günümüze kadar NATO vatadaşlarının güvenliğini ve dünya barışına katkı sağlamak için birlikte çalışmaktadır. NATO, askeri bir güç olmakla birlikte ittifak üyelerinin yerel iş insanlarının kendi ekonomilere yaptıkları katkılar ile ittifak daha güçlü ve kararlı olmaktadır. Çünkü ekonomi tüm NATO ulusların en büyük güçlerinden birisidir.

Şu an Kuzey Avrupa ve İngiltere’de olan Tır şoförü açığı Türkiye’de lojistik hizmetlerinin çok minör ölçüde yavaşlamasına neden olmuş ve Tır Şoförü ücretlerini yukarı taşımıştır. Bu olguya hakim olmayan İnsan Kaynakları Müdür/Direktörleri “ne oluyoruz?” diye sorarken karar alma süreçleri yavaşlamakta ve ekonominin hızına yetişememektedir. 

Başka bir husus ise askeri teknolojiler her zaman iş dünyasını etkilemiştir. Çünkü maliyetler nedeniyle özel sektör AR_GE’ye bütçe ayırmamakta ya da ayıramamaktadır. Oysa devletler var olabilmek için gerektiğinde bütçe ayıracak kaynağa ve kararlılığa sahiptir. Çünkü devletler, 2. Dünya Savaşında ve Soğuk savaşta teknolojiye yapılacak bir birimlik katkının ülke ekonomisine dört birim katkı yaptığını görmüşlerdir. Askeri alandan iş dünyasına geçen teknoloji ve işletme teknikleri aşağıda sıralanmıştır;

  • Jet uçakları
  • Mikrodalga fırınlar
  • Konserveler
  • İnternet
  • Cep telefonu
  • Bilgisayar 
  • Akıllı saatler 
  • Uzay teknolojileri
  • ….

Liste uzayıp gider 

Bu fikirden hareketle biz iş insanlarını ilgilendiren kısım ise üst düzey yöneticilerin hem dünyanın hem de Türkiye’nin genel gidişatını takip etmek zorundadır. Çünkü küresel olan dünyada herhangi bir bölgede olan iyi veya kötü bir olay tüm ekonomik sistemi etkilemektedir. 

Aşağıdaki fotoğrafı hatırlıyorsunuzdur. Süveyş kanalında arızalanıp karaya oturan Vergreen gemisi Avrupa ve Çin ekonomisini derinden etkilemişti. 

Bugün üst düzey iş insanları için Ukrayna-Rusya savaşı temelli olarak biz iş insanlarına öğrettiklerini konuşacağız. 

“İş”te başlıyoruz. 

Diğer yazılardan farklı olarak sizler için bu yazının bir özetini çıkardım.

  • İletişim ve Sosyal Medya: İletişim ve sosyal medya kullanımı önemlidir. İş dünyası da sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanarak marka değeri yaratabilir ve kriz anlarında dengede kalabilir.
  • Tedarik Zinciri ve Lojistik: Tedarik zinciri yönetimi ve lojistik, iş dünyasının başarısının anahtarıdır. Güçlü ve alternatifli lojistik ağları, maliyetleri azaltarak rekabet avantajı sağlar.
  • Networking ve Partnerlikler: İş dünyası, partnerlikler ve networking aracılığıyla bilgi ve kaynak paylaşımı yapabilir. Bu, işletmelerin etkinliğini artırabilir ve işbirlikleriyle güçlenebilir.
  • Değişime Yanıt Verme Süresi: İş Dünyası değişimleri okuyabilmeli ve değişimlere tam zamanında karar vermelidir. 

İsterseniz yukarıdaki maddeleri neden yazdığımın detaylarına neden sonuç ilişkisi içerisinde girelim. 

İlk olarak bilmeyenler için Rusya-Ukrayna savaşını birkaç kelimeyle özetleyeyim. 1990’lar çöken Sovyetler Birliğinden sonra Ukrayna’da Sovyetlere ait nükleer savaş başlıkları kalmıştı. Batı’nın arabuluculuğunda Rusya, Ukrayna’yı işgal etmemek koşulu ile Ukrayna elindeki nükleer başlıklarını Rusya’ya verdi. Tarihsel bağlamda yayılmacı bir politika izleyen Ruslar, altına imza attıkları anlaşmayı unuttular ve 2015 yılında Kırım’ı işgal ettiler. Ukrayna hazırlıksız yakalanmıştı. Rusya, 2022 yılında Ukraynalı Neo Nazi’leri (evet yanlış okumadınız Nazi’leri) bahane ederek Ukrayna’nın bir kısmını daha işgal etti. Rusya, daha sonra tarihsel olarak Ukrayna’nın kendi toprağı olduğunu savaş gerekçesi saydı (ki tarihsel bağlamı dikkate alacak olursak Ukrayna’nın Osmanlı İmparatorluğu’ndan dolayı Türkiye Cumhuriyeti toprağı olması gerekir), bu yazının yazıldığı tarih itibariyle “NATO genişlediği için işgal ediyoruz” demişlerdir. Ben birkaç yıl sonra farklı faklı bahanelerini de bekliyorum. “Dinamo Kiev, Fenerbahçe’ye yenildiği için işgal ediyoruz” diyebilirler 🙂

Burada bir virgül koymak isterim. Ben bir İnsan Kaynakları Yöneticisiyim. Jeopolitika, askeri bilim, politika uzmanı olduğum alanlar değildir. Zaten okuduğunuz İnsan Kaynakları Bilimi bloğunun var olma amacı jeopolitika da değildir. Buna karşın askeri teknolojiler benim ilgi alanımdır. Aşağıda bazı örneklerimi bulacaksınız. Örnekler askeri teknolojiyi takip ettiğim için vereceğim. Jeostratejiyi yazımda bir metafor olarak kullanıyorum.

Örnekler askeri ama ana mesaj iş dünyası ile ilgilidir. Bu koşulla birlikte yazıyı okumanızı rica ederim. Çünkü bu bir vizyon yazısıdır. 

Rusya, Ukrayna’ya karşı işgalinin ilk günlerinden herkes Rusya’nın Ukrayna’yı kolay bir şekilde işgal edeceğini düşünülmüştü. Çünkü Rusya, dünyanın en büyük 2. veya 3. ordusudur.  Fakat öyle olmadı. Rusya, NATO’nun da desteğini alan Ukrayna’ya karşı hızlı bir zafer kazanamadı. Askeri jargon ile ifade etmem gerekirse savaş bir yıpratma savaşına girdi. Bu yazının yazıldığı günümüzde ise savaşı Ukrayna kazanmaktadır. Ukrayna, ev sahibi olmanın avantajını kullanıyor, NATO standardı üstün kalitedeki silah ve mühimmat kullanıyor, Batı’nın desteğini alıyor ve en önemlisi Ulu Önder Atatürk’ün ifadesiyle; kendi topraklarını savunacak azim ve kararlılığa sahipler. 

Bu savaş herkese bir şeyler öğretti. Fakat en önemlisi biz iş insanlarına bir şeyler öğretti. Bunları sizin için İnsan Kaynakları Bilimi’nde derledim. 

  1. İletişim 

Askerlerin bir sözü vardır; “muharebede, muhaberat çok önemlidir”. Bu söz iletişim faktörünün önemine vurgu yapmaktadır. İletişimin önemi  her iş insanı için yadsınamaz bir gerçek. Yalnız Rusya-Ukrayna savaşında yalnızca askerlerin birbiri ile iletişimi değil, devlet faktörünün de üçüncü tarafta iletişimini gördük. Ukrayna tarafı sosyal medyayı çok iyi kullandı. Sosyal medya’da etkisiz hale getirdikleri Rus tanlarını, askerlerini paylaştılar. Aynı zamanda Sivil Ukraynalılar da kendileri inisiyatif alarak bu halkla ilişkiler kısmını çok iyi yönetti. Bu ne işe yaradı derseniz hem Ukrayna kendisinin moralini yüksek tuttu hem de Rusya’Nın moralini düşürdü. Ki moral bir ordu için çok önemlidir. Moralsiz bir ordunun akıbeti kötü olmaktadır (bkz Balkan Savaşlarında Osmanlı ordusu).

Başka bir alt başlıkta askeri operasyonlarda iletişim daha da önemlidir. Hatta NATO bu durum için bir alfabe bile yapmıştır. Türkçe’de “A-Ankara, B-Bursa, C-Ceyhan, D-Denizli, …, T-Türkiye, …, Z-Zonguldak” şeklindeki kodlamalarımız NATO operasyonlarında tüm üye ülkeler için “A-Alpha, B-Bravo, C-Charlie, D-Delta, …, T-Tango, …, Z-Zulu” şeklinde yapılmaktadır. Amaç ittifak üyelerinin ortak bir iletişim metodu geliştirmesi ve iletişim kazalarının önüne geçebilmektir. Unutmayınız; “muharebede, muhaberat çok önemlidir”.

Bu noktada işletmelerde klasik iletişim metadları yerine çalışanına veya hedef kitleye daha uygun, samimi ve net mesajlar veren bir sosyal medya yönetimini benimsemelidir. Bu sayede, işletmeler marka değeri yükselecek, çalışanlarının motivasyonu artacak ve kamuoyunda iyi bir algı oluşacağı için farklı fırsatlara açık olacaktır. Alfabe kısmı ise işletmelerde kurum kültürüne denk bir olgudur. Çünkü kurum kültürü renk, sembol, davranış kalıplarından oluşan kurumsal bir iletişim metodudur. Kurum kültürünün güçlü olan işletmelerde turnover oranın düşük olması ve örgütsel bağlılığın yüksek olması bir tesadüf değildir. İşletmelerin iletişim kanalları yaratması ve örgütsel vatandaşlık çerçevesinde tüm çalışanların bu kanalları aktif olarak kullanması işletmeler için katma değer sağlayacaktır.

2. Tedarik Zinciri 

Rusya Ukrayna savaşında NATO ülkelerinin elimdeki ATMG (zırhlı araçları vurmak için geliştirilen tek askerin taşıdığı füzeler)  stokları bitmiştir. Savaş kara savaşı olduğu için NATO ülkelerinin elimdeki 120 mm top mermisi stokları da bitmiştir. Rusların elindeki modern tanklar farklı bölgelerde de olması gerektiği için Rusya, 2. Dünya savaşından kalma teknoloji ile üretilen ve 70 yıllık olan tankları kullanmıştır. Ukrayna, NATO’nun tüm desteğini almasına karşın ikinci dünya savaşında kullanılan biz Türklerin mitralyöz dediği ağır makineli tüfekleri müzelerinden veya depolarından çıkarmak zorunda kalmıştır. ABD, Ukrayna’ya 120 mm top mermisi yardımında bulunmuş kendi stokları kritik seviyenin altına indiği ve elindeki kaynaklarla kolay bir şekilde yerine koyamayacağı için NATO müttefiki olan Türkiye’den ABD’de üretim tesisi kurması konusunda anlaşmaya varmıştır.

Tedarik zinciri kurumların hayatta kalması için önemli bir faktördür. Bir ürünün hammaddesinin toplam üretim  kapasitesi vardır. Hiçbir kaynak sınırlı değildir. Yeterince doğal kay ak bulunsa da ürünün bir üretim süreci de bulunmaktadır. Fabrikaların da bir üretim kapasitesi olduğu için elinizde sonsuz maddi kaynak olsa dahi bu sınırlamalar nedeniyle tüm iş insanları karar alma sürecinde tedarik zinciri faktörünü de düşünmelidir. Başka bir husus ise işletmeler tedarikçilerini çeşitlendirmeli ve alternatifleri olmalıdır. Aynı hizmet için gerekirse 2 veya 3 tedarikçinin olması işletmeler için kayıp değil kriz dönemlerinde daha fazla kazanacakları fırsatlardır (bkz. 2009 çip krizi, 2020 maske krizi,  2021 çip krizi 2022 ayçiçek yağı krizi, spesifik pozisyon krizleri vb.). 

3. Ekosistem 

Ukrayna savaşı bize ekosistemlerin önemini göstermiştir. Yapılan analizlerde NATO üyelerinin Ukrayna’ya 100 milyar euroluk silah yardım yaptığı konuşulmaktadır. Tabi bu kadar yüksek silah yardımı, NATO üyelerinin stoklarını eritmesine ve üretimlerini artırmalarına neden olmuştur. Bu noktada İngiltere yardım yaptığında ve kritik stok seviyesinin altına indiğinde  İngiltere yardımı kesmekte ve aynı silah grubundaki yardımı Türkiye yapmaya başlamaktadır. Türkiye kritik stok seviyesine indiğinde ise Türkiye yardımı kesmekte Almanya yardım yapmaya başlamaktadır. Bu noktada NATO’nun “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz” için stratejisi işe yaradığı görülmektedir. 

Bu tekniği iş dünyasında holding yapılarında görmekteyiz. Fakat Holding yapılarında dikkat etmemiz gereken husus grup işletmelerinin yakın sektörlerde çalışma zorunluluğudur. Daha somut bir şekilde ifade etmem gerekirse perakende işletmesiyseniz ikinci işletmenizi inşaat sektöründe açarsanız bu durum ekosistem olmaz. Bu durum alternatif olur. Başarılı olur mu derseniz olmuyor. Fakat perakende işletmesiyseniz ikinci işletmenizi Lojistik alanında açabilirsiniz. Çünkü lojistik perakende için önemli bir süreçtir. Türkiye’ye kahveyi getiren Altınmarka, Kahve Dünyasını açarak hizmet üretim ve hizmet sektörü arasında bir ekosistem yaratmıştır. Aslında bunu ifade etmek istiyorum. Bende bir ekosistem işletmesinde çalışıyorum. Olumlu olduğu kadar olumsuz yanları da olabiliyor. Fakat uzun dönemde hem kurum hem de çalışanlar için faydaları daha yüksek oluyor. Tek bir cümle ile ifade etmem gerekirse Rusya-Ukrayna savaşı küçük işletmelerin değil holding yapılarının güçlü olduğunu biz iş insanlarına bir kere daha göstermiştir. 

4. Lojistik 

Lojistik konusu aslında tedarik zincirinin bir alt dalıdır. Rusya-Ukrayna savaşının bize en iyi öğrettiği kavramlardan birisi hedeflere ulaşmak için lojistik sisteminin çok iyi olmasıdır. Savaş boyunca her iki tarafta karşı tarafın lojistik ağlarına alt ve üst yapılarına saldırıda bulunmuştur. Askerlerin kondisyonunu çok iyi tutulabilir. Askerlerin savaş alanı için ileri seviye teknoloji giyilebilir teknolojiler verilebilir. Askerlerin elinde M4A2 veya MPT-55 gibi en son teknoloji etkili saldırı tüfekleri verilebilir. Fakat askerlere mühimmat, gıda, vb. sağlanamazsa savaş kaybedilir. Bunu bilen taraflar lojistik konusuna önem vermiştir. 

Aynı durum İş dünyası için de geçerlidir. İleri seviye ve üstün kalitede ürün/hizmet üretebilirsiniz. Fakat üretilen ürün/hizmeti istenilen zamanda, istenilen miktarda ve istenilen kalitede yerine ulaştırmazsanız önce müşteri daha sonra işinizi kaybedersiniz. Aynı zamanda maliyet unsuru da ön plana çıkmaktadır. Lojistik ağınızı güçlü ve alternatifli tutarsanız maliyet etkin bir lojistik yapısıyla hem hizmet kalitesi artar hem de maliyetler azalarak rakiplerinize karşı rekabet avantajı elde edersiniz. Bu nedenle üst düzey yöneticiler karar alırken veya raporları incelerken lojistik süreçlerine özel önem vermelidir. Hatta Lojistik alanında 2013 yılına kadar kara, hava, deniz taşımacılığı yapılıyordu. Günümüzde bu kategorilere uzay’da eklenmiştir. Space X şirketi ile artık uzay lojistikçiliğinden de bahsedebiliyoruz. Lojistik günümüzün ve geleceğin dünyasında başarının anahtarıdır. 

5. Networking veya Partnerler

Ukraynalılar topraklarını fedakarca savunuyor. Yalnız bu savunmayı gerçekleştirebilmeleri için silah ve mühimmata ihtiyaçları var. Bu silah ve muhimatları ise NATO üyeleri vermektedir. NATO’nun en güçlü üyelerinden birisi olan Türkiye, Ukrayna’ya Silahlı İnsansız Hava aracı, uçaksavar, zırhlı kara araçları, tabanca, piyade tüfekleri, 120 mm top mermisi, tanksavar yardımı yapmıştır. Yapılan yardımların 500 Milyon TL ile 1 Milyar TL olduğu belirtilmektedir. Bu durumun yanı sıra savaşta teknolojiyi kullanan Ukrayna ile başa çıkabilmek için Rusya, İran’dan maliyeti çok ucuz olan dronları satın almıştır. Bu noktada Rusya-Ukrayna savaşı aynı zamanda partnerlerinde savaşıdır. 

İş dünyasında elbetteki başka bir işletmeden iş gücü veya makine alamayız Buna karşın işletmelerin bağlantıda olduğu partnerlerinde know-how desteği, piyasa araştırmaları ve doğru bilgiler edinilinebilir. Networkingin önemi işte bu noktada ortaya çıkmaktadır. Günümüz dünyasında tek bir işletme veya tek bir profesyonel her şeyi yapamaz. Evet her şeyi yapmalarını bekleniyor ama yapamaz. Bu durumlarda işletmenin veya profesyonelin en değerli kaynağı olan zaman kaynağını etkin kullanabilmek için gerekli olan desteği networklerinden alabilir. Aynı zamanda bazı ürünlerde ortak üretim yapılabilir. Frigola Toblerone, Milka Bonibon gibi ürünler aslında iş dünyasında bu tür ortaklıkların kullanıldığı alanlardır. 

5. Değişime tepki verme süresi.

Smart is Smart” çok sevdiğim bir cümledir. Ortalama bir Rus T-72 tankı 2,5 Milyon $’dır. Ukraynalılar, Çin’den küçük sivil amaçlı 1000 $’a drone satın almışlar. Bu dronenun altına basit bir düzenek koymuşlar. Bu platformun amacı basit bir eğitim alan asker veya sivil drone’u uçuracak düzeneğin altına bir adet el bombası yerleştirilecek ve bu el bombası hedefin üzerine geldiğinde havadan bırakılarak hedef etkisiz hale getirilecek. Ukraynalılar,  bu düzeneği kullanarak ikmal halindeyken üst kapakları açık Rus tanklarının tam içerisine el bombası atarak onlarca Rus tankınını etkisiz hale getirmiştir. Bir adet rus T-72 Tankı ortalama 2,5 Milyon $’dır. Ukraynalıların drone ve el bombası maliyeti ise 1100 $’dır. Yanlış okumadınız 1100 $’çık bir silahla 2,5 Milyon $’çık tanlarlar imha edilmektedir. Bu maliyetle dünya üzerinde hiçbir ordu mücadele edemez. Ruslar ise Ukraynadaki NATO standardı, hava savunma füzelerine karşı İrandan satın aldıkları 100 $’sık kamikaze dronelarını kullanmışlardır. İran’ın yaptığı bu drone’lar, çok kalitesiz, basit ama ucuz cihazlar. Rusya, bu droneları onlarca hatta yüzlercesini kullandığından Ukrayna hava savunma sistemi kilitleyerek ilerleme sağlamaktadır. Çünkü 100 $’lıkları drona’a 10.000 $’lık hava savunma füzesi gönderdiğinizde savaşı sürdüremezseniz. Üstelik hava savunma füzelerini yardım olarak alıyorsanız. 

İş dünyasında ise kriz anları ile gelişen teknolojinin üretim metodlarına yaptıkları etkiye verilecek karar alma  süreci olarak düşünülebilir.  Tarihleri 2015 yılına alırsak, herkes kodlama eğitiminin çok önemli olduğuna kodlama eğitiminin ilkokulda başlaması gerektiğini savunuyorduç Hatta bazı işletmeler kendi kodlama eğitimi okullanırı açıyor üniversitelerde stajyerlerle mülakat yapıyordu. Buna karşın gelişen yapay zeka teknolojisi sektör adıyla kodçuların büyük bir kısmını işsiz bırakıyor ve bırakacak. Bşilgisayarınızda kendi satranç oyununuzu yazmak istiyorsanız kodlama bilmenize gerek yok. Chat GPT bu işi sizin için saniyeler içerisinde yapmaktadır. Bazen çok erken karar almak işletmenin gereksiz maliyetlere katlanmasına neden olabilir. Çok geç verilecek yanıtlar ise işletmenin fırsatları kaçırmasına neden olabilir. Bu açıdan karar alma zamanlaması tam zamanında yapılmalıdır. Bu durum yanı sıra farklı bir strateji de izlenebilir. Durumsallık yaklaşımı ile işletmeler vizyon ve misyonlarını değiştirmeden karşılaştıkları durumlara göre karar alabilirler. Sanırım ikincisi daha mantıklı. Yalnız iyi yöneticiler trend/moda ile gerçekten sektörün geleceğinin gittiği yolu arasındaki farkı bilecek vizyona sahip olmalıdır.

Bu bir vizyon meselesidir. İyi yönetici ile kötü yöneticiyi ayıran farklardan birisi de liderlerin vizyonunun ne olduğudur. Türkiye’nin tartışmasız en büyük Lideri’nin vizyonu ise “Yurtta Barış Dünya’da Barış“tır.

Barışa katkı sağlayan, üyelerinin özgürlüğünü ve dünya ticaret yollarının güvenliğini sağlayan NATO’nun 75. Yılı kutlu olsun.

Emre İnanç KAYATÜRK 
İnsan Kaynakları Yöneticisi 

GPD Ortak Gelişim Kongre Notları

Merhaba,

Bir perakendeci İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak uzun zamandır Perakende sektöründe çalışıyorum. Perakende, zorlukları olan bir sektördür. Al-Sat olarak iki kelime ile özetlenen fakat bu iki kelimenin arasında yüzbinlerce operasyonu barındırır. Zor olan da bu operasyonel süreçleridir.

Makbul’ü temsilen Genel Müdürümüz ile Gıda Perakendecileri Derneği’nin yedincisini düzenlediği Ortak Gelişim Tüketici Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Kongresine katıldık. Sanırım kongreye katılan tek İnsan Kaynakları Profesyoneli bendim. Çünkü Başka İK’cı meslektaşımı göremedim. İnsan Kaynakları Blogger’ı rolümle de kongre notlarını ve inceleme yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazımın hedef kitlesi tüm perkende, Satınalma, Lojistik Profesyonelleri ile tüm sektörlerde çalışan İnsan Kaynakları Profesyonelleridir. Kısa bir yazı olmadı. Hedef kitlenin mantığını Kişisel değerlendirmelerim bölümünde açıklıyor olacağım.

“İş”te başlıyoruz

Çalıştığım kurumlarda 2013 yılından günümüze Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) ile birlikte ortak proje yapıyorum. MYK Kasiyer Meslek Tanımı, MYK Reyon Tanzim Teşhir Sorumluluğu Meslek Tanımı, MYK Satış Danışmanlığı Meslek tanımı yazılması süreçlerine katıldık. 2021 yılında ise bu meslek tanımlarının revizelerini gerçekleştirdik. Şu an İSMEK ve İBB İstihdam ofisleriyle birlikte hem çalıştığım kurum adına hem de GPD ile birlikte ortak çalışmalar yapıyoruz. Kongreye yalnızca katılımcı oldum. Kongre, 19 Ekim 2021 tarihinde  Wyndham Grand Levent İstanbul’da gerçekleşti. Wyndham Grand Levent’te daha önce Employer brand ’18 zirvesine katılmıştım. Sevdiğim bir Hotel’dir. Yemekleri çeşitli ve güzeldir. Otoparkını beğenirsiniz. Asansörlerde etkinliklerin yapıldığı katı belirtmek için etkinlik logosunun yapıştırılması, WC’lerde akan suyun ısısın sıcak olması, sigara içme alanının etkinliğin yakınında olması gibi güzel detaylar bulunmaktadır. Buna karşın yemekte içecek servisi geç yapılıyor. Covid önlemleri nedeniyle salata bardan veya farklı yemek alanlarından yemeğinizi siz alamıyorsunuz. Bu durum zaman yönetimi açısından sorun yaratmaktadır. Hotel, iyi olmasına karşın yalnızca tek eleştirim yemek sırasında kaos olmasıdır.   Kongreye katılım için HES Kodu sorgulaması, aşı olmayan katılımcıların 48 saat önceden yapılmış PCR testi, etkinlik boyunca maske takılması ile fuaye alanında sosyal mesafeye dikkat edilmesi kuralları bize hatırlatıldı.Kongrenin sloganı “Kolay mı?” idi. Biraz olay bir slogan olmuş. Çok beğendim.

Hibrit bir kongre oldu. Online’da da yayın vardı fiziksel olarakta gidilebiliyordu. Açıkçası ben zirve ve konferanslara fiziksel olarak gidilmesi gerektiğini düşündüğüm için ziyaret ettim. Daha önce pandeminin en yaygın döneminde bir kongre ve iki zirveye fiziksel olarak katılmıştım. Gördüğünüz gibi herhangi bir şey olmadı. Bazen risk almak gerekir. Mesleğim için risk alanlardanım.

Fuaye alanı, geniş olmasına karşın küçük görünmektedir. Bu alanda yürürken dikkatli olmamız gerekiyordu. GPD, Coca Cola International, Pepsi CO, Ülker, Özen Grup, Gillete, Tat Bakliyat, Sudesan, Antepsan, XPlace, Akınabella, Pales, Siyah Sarımsak, Tex, Üçgen, Mantı-ye, Sams food standlarını gördüm. Müşterisi olarak Coca-Cola’nın ikramlarını beğendim. Belirtmek isterim ki; Eti’yi de bu organizasyonlarda görmek isterim. Fuaye alanında çeşitlilik açısından fazla firma yoktu. 2 Yıl sonra düzenlenen Kongreyi özlemişiz.

Pandemi nedeniyle Kongreye fazla katılımcı alınamamıştı. GPD’den edindiğim bilgi kadarıyla 300 kişilik bir gruptuk. Daha önce Kiler Holding’te birlikte çalıştığım şu an Özen Grup, Carrefoursa, Tat bakliyatta olan dostlarımı görmek beni çok mutlu etti. Hali hazırda ortak proje yaptığımız GPD ile artık yüz yüze görüşmek çok iyi oldu.

Salon, iyi hazırlanmış. Sosyal mesafeye dikkat edilmiş. Protokol ve protokolün ardındaki on sıralık masa sandalye yerleştirilmiş. Masada oturmak istemeyen katılımcılar için arka tarafa da tekli sandalyeler yerleştirilmiş. Benim gibi kongre notlarını alan katılımcılar için masa olması çok iyi oldu. Yalnız masalara priz imkanı sağlamamışlar. Bu durum geliştirilmesi gereken bir nokta. Zirve ve Konferanslarda yeterli sayıda katılımcının faydalanması için priz mutlaka olmalıdır. Sigara molası nedeniyle 7. sırada yer bulabildim. Sahnenin tamamını görüyordum ama bir hayli uzaktı. MCT İK zirvelerinde sahne daha yakın oluyor. Bu durum katılımcılarla Keynote Speakerların arasındaki iletişimi güçlendirdiğini düşünüyorum.

İlk olarak GPD Başkanı Galip Aykaç’ın açılış konuşmasıyla oturumlar açıldı. Çapraz oturumlar olmadı. Sn. Aykaç ilk olarak GPD’nin tarihinden ve ölçeğinden bahsetti. Bilmeyenler için belirtmek isterim; Gıda Perakendecileri 210 Milyar TL Ciro’ya sahiptir. GPD 2012 yılında kurulmuştur. 40 Binden fazla satış noktası vardır. 68 milyon nüfusa hizmet vermektedir.

Sn. Aykaç’ın çok beğendiğim konuşmasından satır başlarını aşağıda sizlerle paylaşmak isterim;

  • Organize perakende, dinamo etkisi ve alt dallarıyla birlikte enflasyonist ortamda enflasyonu düşürmektedir.
  • Organize perakendenin güçlü olduğu ekonomilerde  enflasyon düşüşü arasında kolerasyon bulunmaktadır.
  • Perkende dinamo etkisiyle enflasyona kalkan görmektedir.
  • Eylül ayına göre %43,46 üretici enflasyonuna karşılık, %19 perakendeci enflasyonu gerçekleşmiştir.
  • Üretici fiyatlarına yansımamasındaki ana etken organize perakendeciler olmuştur.
  • Perakendeciler en avantajlı fiyatı sunup tüketicileri memnun edebilmek amacıyla kar oranlarından kısarak enflasyonu bir anlamla sırtlanmıştır.
  • Maliyet artışı. Ayçiçeği yağı globalde %97 artmıştır. Bu durum Türkiye’de %70 oranında gerçekleşmiştir.
  • Bu artışta fazla olmasına karşın perakendeciler %97’i yansıtmamıştır.
  • Bir başka durum ise kur artışıdır. Lojistik maliyetlerde artmıştır. (Konternr, gemi ve kara taşımacılığı vb.)
  • Organize perakende, kayıtlı kurallı çalışan resmi işletmelerdir.
  • Fahiş fiyat denetimleri zaten her zaman yapılmaktadır.
  • Perakendeciler olarak tüm operasyonlarımız kayıt altında olduğundan denetimlere karşı durmadık.
  • Gündemdeki asıl fiyat artışlarına yönelmedikçe ve sorumlu marketlerin gösterilmesi olumlu sonuç doğurmayacaktır.
  • Fiyatlar ortak marketler tarafından değerlendirildiği iddiası asılsızdır. Bir ürünün fiyatını sadece satıcı değil, lojistik maliyetleri ile arz talep dengesi belirler.
  • Rekabette bile zararına satış yapıldığı görülmektedir. Benzeşen fiyatlar yoğun bir rekabetin sonucudur. Bu durum normaldir.
  • Marketlerin bilerek zam yaptığı algısı bizi üzmektedir.
  • Bir ülkede şirketler ne kadar güçlüyse ülke de o kadar güçlü olacaktır.
  • Bizim yapısal sorunlarımız vardır. Bu sorunlar çözülmeden sorunlar yok edilemez.
  • Ülkemizde köy nüfusu %7’ inmişken planlı tarıma geçilmemişken üretici destekleri tartışma halindeyken fiyatların  perakendeciler tarafından yapıldığı iddiasını kabul etmiyoruz. 
  • Sürdürülebilirlik ve optimum fiyat dengesi için acil olarak planlı üretime geçilmesi gerekmektedir.
  • GPD olarak her çalışmamızda yerel üreticileri ve lojistik partnerlerimizle gurur duyuyoruz. 

Sn. Galip Aykaç’ın konuşmasından dikkatli dinledim dinlerken de bir yandan yazdım. Yukarıda okuduklarınız benim notlarımdır. Daha detaylı bilgi konuşma metnine ulaşmak için GPD’ye ulaşmanızı tavsiye ederim. Sn. Aykaç’ın konuşmasının altına imza atarım. Gerçekten çok etkili, verilere ve mantığa dayalı bir konuşmaydı. Kişisel olarak belirtmek isterim ki; kendilerini bu konuşma için tebrik ederim.

Galip Beyin ardından sahneye NielsenIQ’dan Türkiye Genel Müdürü Didem Şekerel Erdoğan ile NielsenIQ Orta Doğu ve Afrika Analitik Lideri Serhat Sükan çıktı. Sunumları gayet güzeldi. Olimpiyat ve sporla temalaştırılmış bir sunum gerçekleştirdiler. Sektörle ilgili detay bilgi verdiler. Tüm rakamları sizinle paylaşmayacağım. Çünkü Nielsen bir özel sektör kuruluşudur. Paylaştıkları verilerin tamamını sizlere aktarmanın etik olmadığını düşünüyorum. Perakendeyi ve diğer sektörleri ilgilendiren satır başlarını iletmek isterim;

  • Pandemi döneminde gıda tüketimi arttı
  • Kolay alışveriş, bulunurluk önemlidir
  • Çoklu kanal deneyiminde müşteriler fiziksel mağaza görmek istiyor
  • Hoş bir mağaza ve çalışanların eşsiz bir hizmet duymasını bekliyor 
  • Türkiye olarak FMGD alanında dünyada ilk 10’da yer alıyoruz
  • Alkol ve tütün dışında cirolarda artış oldu
  • Modern perakende büyüdü
  • 400 metre kare altı perakendeciler en fazla büyüyenler oldu

Özetle Nielsen IQ, pandemide perakendenin büyüyen noktalarına odaklandı. Bazı sektörler küçülürken bazı sektörlerin büyüdüğüne değindi. Bilgi dolu ve başarılı bir sunumdu. Yalnız bir noktaya dikkatlerini çekmek isterim. Unvanların birisinde “Orta Doğu ve Afrika Analitik Lideri” pozisyonu gördüm. Sanırım bir kavram iletişimsizliği oldu. Türkiye, Avrupalı bir devlet ve Avrupa bölgesine ait bir pazardır. Kendilerine teşekkür ederim.

Nielsen IQ’dan sonra “Birimiz Hepimiz İçin” sloganıyla Unilever Ev Bakım Kategorisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sn. Leyal Eskin sahne aldı. Konuşmasının satır başlarını iletmek isterim;

  • Yağmur bir kasabadaki tek eve düşmüyor. Pandemi yağmur gibi geldi ve tüm dünyayı bir kasaba yaptı.
  • Perakendecilerin mağazalarının açık olması, mağazaya gidemeyenlerin kapısına ürün götürülmesi bizim can simidimiz oldu.
  • Unilever fabikaları hiç yarın olmayacakmış gibi 7/24 üretim yaptı.
  • Mesaimizi en fazla çalışanlarımızın ailelerini rahatlatmakla harcadık.
  • Domestos, Dove tırlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.
  • 30 tane kimya devi şirket fosa majör ilan etti. Ürünler bulunamaz hale geldi.
  • Bunların hepsi özveri ve çalışanlarımız sayesinde oldu. Onlar bizim kahramanlarımız.
  • Hindistan kömür arzını azalttı. Çin ise doğalgaz dengesini bozdu. Bazı hammadde üretimlerini kesmeleri inanılmaz bir maliyet artışı oluşturuyor.
  • En zorda olan bizim ürünlerimizi almakta olan müşterilerdir. 
  • Dijitalleşme kelimesinin altı boşaldı. 
  • Sağlıksız bir gezegende sağlıklı bir işiniz olamaz, sağlıksız bir toplumda sağlıklı bir iş olamaz.
  • Herkesin çözüm ortağı olacağı yeterince sorunumuz var. 

Sn. Eskin’in konuşması o kadar içten ve sevgi doluydu ki; acaba İK kökenli mi diye Linkedin profiline baktım. Siz bakmadan ben söyleyeyim Pazarlama kökenliymiş 🙂 Yalnız Sn. Eskin, çok güzel detaylara vurucu bir konuşma gerçekleştirdi. Unilever’in insani tarafına odaklanarak pandemide bizler için neler yaptıklarını ve hangi psikoloji ile yaptıklarını anlattı. Bir İK’cı olarak “yarın olmayacakmış” gibi çalışan Unilever üretim çalışanlarına teşekkür ederim. “

Ardından Sahneye Coca Cola International (CCI) CIO’su Leyla Deliç sahne aldı. Sn. Deliç’in konuşmasındaki noktalar HRO’nun yapacağına çok yakındı. Konuşması;

  • Yetkinlik bazlı üniteler olacak ve ünitelerden oluşan enterprizelar olacak
  • Başka bir konu ise covid öncesi/sonrası siber güvenlik. Sürdürülebilirlik önemli ve sürdürülebilirlik format değiştiriyor.
  • Siber güvenlik çok önemlidir. Yönetim kurullarında mutlaka gündem yapsınlar.
  • Kuantum bilgisayarlar bambaşka bir yol yaratıyor. Covid döneminde siber saldırılar arttı. Saldırılarda ben kapıyı açık bıraktım hackerların diğerleri de geliyor. Fidye saldırılarda format değiştiriyor.
  • Bilim ve teknoloji bize hız kazandırıyor. Silo yönetimi stratejik ve önemlidir. Yeni dönemde hızlı aksiyon almamız gerekiyor.
  • Türkiye’nin eksiği nedir? sorusuna “yetkin kişiler eksik” dedi. Kısa adıyla insan kaynaklarında eksiğimiz var.
  • Türkiye’de Perakende sektörü, bankacılık sektörü diğer ülkelere göre çok ileride. Yetkin insan kaynağımız çok az ve yetkin olan insan kaynağımızı da yurt dışına kaptırıyoruz.
  • Biz kişiden ziyade yetkinlik arıyoruz.
  • AB’nin milyarlarca euro yatırdığını öğrendik ve “Almanya ve İngiltere lokasyonlarına insan kaynağımız gidiyor. Önlem alın diye” CCI’a ve İK’ya haber verdik. Önlem alın diye . 
  • Kadınlar ve bazı engeli olan bireylerin teknolojide çok başarılı olabilir. Bu durumda gelişim göstermemiz gerekiyor.
  • Tüm öğrendiklerimiz silolalar olarak çalışamayacağımızı gösterdi.
  • Paylaşımcı ekonomiye dönüşüm sağlamamız gerekiyor. 

Evet bu cümleleri bir CIO söyledi. Yetkinlik, yetenek yönetimi, headhunter, beyin göçü ve insan kaynağı dedi. Bu konuyla ilgili yorumlarımı aşağıda yapacağım. Yalnız kısaca belirtmek isterim; kişisel düşüncelerim Sn. Deliç’in düşünceleriyle yakındır.

Daha sonra sahneye Pepsi Co, Satış Başkan Yardımcısı Evrim Şen Ekosistem Odaklı Pozitif Dönüşüm sunumuyla çıktı. Konuşmasını kısaca aktarmak isterim;

  • Türkiye’de 20 şehirde yüzlerce çiftçiyle sözleşmeli tarım uygulaması yapıyoruz. Pozitif tarım olarak tanımlıyoruz.
  • Birincisi yenileyici tarım. Organik maddesi arttırılmış ve sağlıklı topraktan imal ediyoruz.
  • Sağlıklı toprak çiftçinin gelişimi demektir.
  • Pandemi bizim için beklenmedik ve yıkıcı etkisi olan bir süreçti. Önce kontrollü normalleşme sonra normalleşme yaşadık, sonra aşılı normalleşme İnanın halen hangi evrede olduğumuzu ben bilmiyorum 🙂
  • Pepsi Co pandemide 12 milyon TL yardımda bulundu.
  • Stok gün sayımızı günden güne arttırdık. Bu durumda sürdürülebilir gıdanın nemini anladık.
  • İnanılmaz bir fiyat artışı ile karşı karşıyayız.
  • Biz alternatif tedarikçilere bakıyoruz. Yerel tedarikçileri kuvvetlendirmek gerekiyor.
  • Pahalı hammaddeyi yurt dışı yerine yurt içi tedarikçiden almak daha rasyoneldir.
  • Odaklandığımız üç alan bulunuyor.. 1 tedarik 2 tüketici 3 Dijitalleşme
  • Kazandıyo adında bir uygulama çıkarttık. Hediyeleri çeşitlendiriyoruz. Gündelik çalışma şekillerimizde fiyatı portföy konuşuyoruz ama bu talebi genişletmek istiyoruz.
  • Kısa vadeli operasyonel işleri konuşalım ama sürdürülebilir bir süreç için stratejiye de odaklanalım.
  • Pepsi ürünlerini çeşitli markalarla promosyon yaparak satışlarını arttırmaya çalışıyor. 
  • Ev dışı kanalda bizim için kritik.

Pepsi’nin sunumu biraz daha Amerikan tarzı geldi. Sunumda kurum kültürünü hemen hissediyorsunuz. Verilere dayalı bir sunumdur.

Bu arada GPD sokak röportajları yapmış. İK zirvelerinde de yapılabilir. İlginç gei bildirimler çıkacağına eminim 🙂

Daha sonra sahneye Liderlik ve Yönetim Düşünürü Fazıl Oral çıktı. Sn. Oral’ın sunumunun konusu Basit-Karmaşık-Karışık’tı. Zirvedeki tüm sunumlar güzeldi. Yalnız Fazıl beyin sunumunu ayrıca beğendim. Çünkü kendisi tüm gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlattı.

  • Kapitalizmin temel bir derdi var. Öngörülebilirlik. Öngörülebilirliği nerede görüyoruz. Hukukta. Hukuk öngörülebilir bir şeydir.
  • Bakmayı öğrenin. Dikkatli bakarsanız herseyini bağlantılı olduğunu göreceksiniz. Leonardo Da Vinci
  • SAP için 100 bin danışman alınıyor. Küresel ısınma uzun sürecek.
  • Bilimsel çözüm dediğimiz şeyin müşterisi azdır.
  • Dünya değişiyor ve bizi çok farklı bir yere götürüyor.
  • Bir yalanı ne kadar fazla söylerseniz işe yarar stratejisi artık işlemiyor. Çünkü insanlar ölüyor, işsiz kalıyor.
  • Sistem artık işlemiyor.
  • Biz Türkler göçebe toplumdan şehir ve planlı bir topluma gidiyoruz. Risk yönetmiyoruz. Risk yönetirseniz plan yapmak zorunda kalırsınız.
  • Anti kırılganlık bekleniyor. Anti kırılganlık, bir kırılgandır.
  • Planlama kabiliyeti önemlidir. Kulüplerimiz bile sürekli teknik direktör değiştiriyor. Kısa olan yolu tercih ediyor. Birisini değiştirelim sorun çözülsün diyorlar. Sistemin oturmasına izin vermiyoruz.
  • Türkiye’de medya ve akademi dünyası bize ne oluyor bilgisini doğru dürüst veremiyor.
  • Önümüzdeki dönemde herkes dayanıklı olmak zorunda kalacak.
  • Rekabet ve elimizde olmayan durumlar bulunmaktadır.
  • Küreselleşmeye verilen değerin azalması bize çok şey öğretmektedir. Üretim sistemlerini daha az küreselleştirmemiz gerekiyor.
  • Yeni kavramımız yakın tedarikçiden ne bulabiliriz olacaktır. Covid öncesi oluşan verimlilik ve dayanıklılık arasındaki
  • Basit Strateji güdebilirsiniz Bu nedenle her şeyde otomasyona döndürmeye çalışıyoruz.
  • Basitte kontrolü kaybederseniz kaosa kayarsınız. Basit şeylerde teknik hata yaparsanız faturası ağır olur. Basit bilinen tanıdık en iyi reçeteyi uygula. Bir şeyi basit bir çözüm sunarsanız her zaman farklı sorunlara yol açar.
  • Karmaşık: Pandemi bize karmaşık bir ortam sundu. Türkiye’de gıda fiyatları artacaktır. Kaçınılmaz bir enflasyon bizi bekliyor. Gelir dağılımı eşitsizliği ve sosyal sorunlarla ilgileneceğiz. Şu anda dünyada gıda enflasyonu bulunmaktadır. Bu durum finansal alana baskılama yapmaktadır.
  • Sürekli geri bildirim önemlidir Neyi bilmediğimizi bilmiyoruz.
  • Amerikan dolarının %21’i 2020 yılında basıldı. Nasıl bir etki gösterecek öngöremiyoruz.
  • Şu an ev fiyatları yüksek çünkü kimse finansal yatırım araçlarına güvenmiyor. Adidas ve Nike işçileri Vietnamda çalışmak istemediklerini belirtmişler. 2.1 milyondan bahsediliyor. Afrikalıların yaş ortalaması 21, Türklerin 32, Avrupanın ise 45’tir.
  • Amerikan meclisi 21 yaşlarındaki insanlara kamyon şoförü sertifikası verecek çünkü şoför bulunamıyor.
  • Türkiye’de uzun yol kamyon şoförü ücreti 7500 TL’dir. İngilerterede ise 3000 pound Türk şoförler İngiltereye gidebilir.
  • Gençler 2500 TL yerine babalarından 15.000 TL istiyor. Nedeni bitcoine yatırım yapmaları.
  • Artık evden çalışıyorlar. Bitcoinle ücret alıyorlar. Gelir vergisi yok.
  • Çin stratejik olarak farklı bir IMF kuruyor. Alternatif IMF.
  • Çin, ülkeleri borçlandırıyor. Çin limanlara yatırım yapıyor. Ulaştırma ve lojistik konusu önemli.
  • Dünyada toplanmış para 10.4 trilyon dolardır.
  • Şu an talep sorunumuz yok. Arz talep sorunumzu var.
  • Kaotik: amaç açık ama nasıl gideceğimizi bilmiyoruz. Doğal afetler.
  • Eskiden ortalama gübre siparişi 70 günde geliyordu. Şu anda 8 aydır Çinden amerikaya gübre gelemiyor.
  • Amerikalılar algoritma kullanıp yangınları nasıl çözebiliriz diye araştırma yapıyor. Kolayına kaçıldığında daha büyük sorunlar oluyor.
  • Boeing 6000 parçadan oluyor. 3000 tedarikçili fabrikalarda üretiliyor. Nitelikli insana ihtiyacımız var. Analiz yapan raporlayan.
  • Tüketici toleransı azaldı. Üretim odaklı olunmalıdır. Üretimde çiftçilerde ve perakendeciler kucaklaşmalıdır. İyi bir ekosistem kurulmalıdır.
  • Üreten firmaları kendi paydaşlarımız haline getirmemiz gerekiyor. Teknoloji desteği gerektiren işler bizim için önemlidir.

Öğle yemeğinden sonra toplantım olduğu için etkinlikten ayrılmak zorunda kaldım.

Kişisel Değerlendirmem

Kongreyi genel olarak değerlendirecek olursam başarılıydı. Hatta çok başarılıydı. Etkinlik ekibini tekrardan tebrik ederim. Kullanılan logodan tutun detaylara kadar GPD iyi bir iş çıkartmış. Perakende kongresinde perakendenin sorunları veya başarıları konuşuldu diyebilirsiniz. Evet ana temamız perakendeydi. Buna karşın konuşulan konular;

  • Gıda Enflasyonu
  • Üretici Enflasyonu
  • Sürdürülebilirlik,
  • Tedarik zinciri,
  • Lojistik,
  • Satış,
  • Müşteri memnuniyeti,
  • Yetenek,
  • Uzaktan çalışma,
  • Endüstri ilişkileri,
  • Yetkinlik,
  • Beyin göçü,
  • İstihdam,
  • İşe alım,
  • Performans
  • Çevik Yönetim konularıydı.

Dikkat ederseniz konuşulan konuların çoğu İnsan Kaynakları Yönetiminin konusudur. Biz bu konuları yıllardır İk zirvelerinde, bloglarımızda, akademik makalelerimizde tartışıyoruz. Bu durumu iki yönlü görüyorum. İnsan Kaynakları Profesyonelleri, sektörlerini yakından takip etmekte ve kavramları öngörülü bir şekilde modellemektedir. Bu iyi bir durum. Buna karşın maalesef sahnede konuşmacılar arasında HRO, İK Direktörü/Müdürü pozisyonunda bir meslektaşımı göremedim. Bizimle ilgili konuların görüşüldüğü bir kongrede “biz”den birisinin olması çok iyi olurdu. Bu durum, İKY’nin PR alanında biraz daha baskın rolde olması gerektiği gerçeğini bize hatırlatmaktadır.

İK’cılar sahnede değildi ama Kongredeydi

Başka bir husus ise sürdürlebilirlik uygulamalarıdır. Pandemi ve döviz kurundaki yükseliş nedeniyle Türk perakendeciler, yerel tedarikçi ve üreticiler üzerinden tedarik zincirini sağlama stratejisi izleyecekler. Pepsi CO’nun belirttiği gibi “yanımızda üretici varken Neden hammaddeyi yurtdışından getirip, lojistik maliyetlerine katlanalım ki?” Bu strateji üretici alanında istihdam artışı sağlayacaktır. yetenek yönetimi önümüzdeki yıllarda perakende alanında ön plana çıkacaktır. Sanırım tekrardan yetenek savaşları veriyor olacağız. Perakende İK’cılarının bu rekabete hazır olması gerekiyor.

Perakende bir çok alana, sektöre ve mesleğe dokunan bir ekosistemdir. Lojistik, mağazacılık, satış, reklam, hukuk, mali işler, finans alanlarının eşzamanlı olarak çalışması gereken bir sektördür. En önemlisi ise perakendeyi perakende yapan insan kaynağının eş zamanlı ve uyumlu çalışması gereken bir sektör olmasıdır. Perakendeciliği güçlü kılan özellik ise ekosistem olmasıdır. Bugün bir perakendeci kapandığında zincirleme olarak lojistik, İSG, muhasebe, tedarikçiler, istihdam vb. olumsuz olarak etkilenmektedir. Ekosistem perakende için önemlidir.

Şirket olarak Tedarik planlaması ve yok satmama konusunda 2021 yılında kurduğumuz Veri Analizi ve Stratejik Planlama Departmanı, istihdam alanında Makbul İnsan Kaynakları olarak istihdam alanında yarattığımız MAYA, MAYEP, KOZA, İBB istihdam Ofisi MAYA, Strat-up projelerimizle farklı bir açıdan kongre, çalıştığım kurumdaki iş süreçlerimizde sektörün önünde olduğumuzu bize gösterdi. Bu konuda öngörülü ve çevik bir şekilde ilerliyoruz.

Teorik açıdan kongreyi değerlendirecek olursam; Kongrenin sloganı “Kolay mı?” idi. İçerisinden geçtiğimiz dönem gerçekten kolay değil. Çünkü Çünkü eğitimlerimiz ve okuduğumuz kitaplar bu tür durumlar için bizi hazırlamadı. Evet kriz yönetimi, stres yönetimi eğitimleri aldık, alıyoruz. Buna karşın aynı anda insan yaşamını tehdit eden, sahip olduğumuz ekonomik ekosistemi tehdit eden krizle daha önce karşılaşmamıştık. Küreselleşmenin getirmiş olduğu dünyanın yerel şehir olmasının olumlu olmayan etkisi diyebiliriz. Birkaç yıl önce saman ithal ediyoruz bu durum yanlış dediklerinde nitelikli ürün ihracatından kazandığımzı paralarla saman ithalatı yaparız böylece çok değerli zamanımızı nitelikli ürün üretimine yönlendirmiş oluruz yanıtı veriliyordu. Nitelikli ürün üretilmesine kesinlikle karşı değilim. Türkiye olarak keşke ürettiğimiz ürünlerin tamamı nitelikli olsa. Buna karşın ortada bir realite var. Bizim gibi nüfusu çok olan ülkelerde istihdamı arttırmak için enjeksiyonlarla bir ekosistem yaratılmalıdır. Böylece yerel düzeyde terdaik zinciri kurulup karbon ayak izimizi azaltmış oluruz. Ekonomi bilimi ile açıklayacak olursak yeni bir İhtal İkameci Ekonomik modele evrimleşmemiz gerekmektedir. Bu noktada tedarikçileri çeşitlendirmek ve rekabet yaratmamız gerekiyor.

Bu çeşitliliğin ihtiyacı olan iş gücü arzının istihdamı, eğitilmesi ve yönetilmesi İnsan Kaynakları Yönetiminin ve Yöneticilerinin öncelikleri arasında olmalıdır.

Emre İnanç Kayatürk
İnsan Kaynakları Yöneticisi