PeopleBox Etkinliği ve Kariyer.net Focus Grup İstatistikleri

Merhaba,

Geçtiğimiz hafta kariyer.net’in davetiyle Kollektif House’ta People Box etkinliğine katıldım. Etkinlikte İK bloggerlarından bir tek ben vardım. Kariyer.net ilginç datalar paylaştı. Sizler için kısa bir etkinlik yazısı paylaşmak isterim.

“İş”te başlıyoruz.

Kariyer.net olarak bir süre önce yeni nesil Aday Takip Sistemi PeopleBox’a yatırım yaptığı duyurmuştu. PeopleBox, şe alım sürecini verimli hale getirmeyi hedefleyen bir platformdur. PeopleBox’ta Aday Takip Sistemi bulunmaktadır. Aynı zamanda randevu, atamaları ve tüm işe alım süreci bir platform üzerinden yürütülmektedir. Holding yapılarında Holding tüm iştiraklerinde iş başvurusu yapan adayları görebilmekte KVKK gereğince iştirak İK’ları ise yalnızca kendi şirketlerine yapılan başvuruları görmektedir. Bana sorarsanız PeopleBox’ın alametifarikası PeopleBox ile işe alım hafızası turnoverdan dolayı yok olmamaktadır. Onboarding süreçleri daha kolay olmakta ve işe alım randevu operasyon süreçleri daha kısa olmaktadır.

Kariyer net CMO’su Ezgi Kargan, sahneye aldı. Ezgi hanım aday takip sistemi olarak işi dijitalleştirmek için önerdiklerini belirtti. Türkiye’de farklı illerde İK’cılarla görüşmüşler. Meslektaşlarımızın zorlandıklarını ana hususların turnover trendi ve ücretler konusunda zeminin oynak bir hal alması olarak özetledi. Bu tespite katılmamak mümkün değil.

Ezgi Hanım bazı datalarını paylaştı. bende kariyer.net yetkililerinden izin alarak Ezgi hanımın vurguladığı bazı hususları sizlere aktarmak isterim;

  • Bir işe giren adayın %41’nin işe girdikler ay iş aramaya devam ediyor,
  • İşe girdikten bir yıl içerisinde de %60’ı yeni işe gitmek için aksiyon alıyor,
  • Pozisyonlar zor kapanıyor ve hızlı açılıyor,
  • İşverenlerin %61’i ekibi büyütmeye çalışacağını belirtiyor,
  • Yetenek savaşları devam edecek,
  • Adayların %70+ iş değiştirmek için aksiyon alacağını belirtiyor,
  • %70’in içerisindeki %50’si de ücret nedeniyle işten ayrılmak istediğini belirtiyor.
  • Globalde de büyük hareketlilik var,
  • Artık yetenek denklemi için globalde Türk istihdam dünyasında etkili oluyor,
  • Kariyer.neyin üyesi olduğu kuruluş yeteneklerin %60’tan fazlası globalde aktif olduğunu belirtiyor,
  • Adayların %70’ten fazlası “iş arayan birisi olarak güç bendedir” diyor,
  • Adayların %51’den fazlası işe alımda olumsuz bir deneyim yaşarsam işe alım sürecini sonlandırırım diyor.

Sanırım yetenek savaşlarında önümüzdeki günler biz İK’cılar için zor geçecek. Ezgi hanım bu olumsuz durumdan çıkış yolu da işleri dijitalleştirmek olduğunu belirtti. Benim başka bir çözüm önerim daha var. Bu çözüm önerimi farklı bir yazımda detaylı olarak aktarmak isterim.

Daha sonra sahneye PeopleBox’ın kurucusu Barış Kürşat çıktı ve yaptıkları yeniliklerden bahsetti. En fazla talebin en çok holdingden geldiğini belirtti. Bu talep ise holdinglerin işe alım süreçlerini daha yalın ve kapsayıcı yönetmek istediklerine değindi. Başvuruda bulunan adaylar holding havuzunda duruyor. Holding ik her adayın kime başvurduğunu görüyor ama firma İk’ları aday hangi firmaya başvuruda bulunduğunu göremiyor. Slot oluşturma, CV Parser ve entegrasyon konularında ciddi gelişim yol kat etmişler. PeopleBox, DiscAkademi, Nartio, Global Assessment ve VireUp yazılımları ile tam entegre çalışmaktaymış. Disc Akademi ile tam entegre çalışmalarını beğendim çünkü bende raporlaırnın güvenirliliğine ve geçerliliğine güvendiğim Disc Akademi ile çalışıyorum.

VireUp ise yeni radarıma giren bir yazılım. Biraz daha zaman geçsin bu İK yazılımı ile ilgili size daha detaylı bilgi vereceğim ama kısaca değineyim. Vireup, Video mülakat değerlendirme programı mülakat sorularına video olarak yanıt veriyor. VireUp’ın yapay zekası videoyu inceliyor ve adayın mimikleri ve seslerini anlamlandırıyor. Tüm adaylarda sıralama yapıyor ve adaya bir puan veriyor. ben ana fikri beğendim.

İK Ekibi olarak Etkinlikte Yerimizi Aldık. Kariyer.net Ekibine Misafirperverlikleri İçin Çok Teşekkür Ederiz.

Kahve arasından sonra Sn Hakan Bayrak sahne aldı. Hakan bey mantıklı bir keynote yaptı. “Ben bugün İK’yı gömeceğim” dedi. Hakan beyin konuşmasından bazı notlarımı sizinle paylaşmak isterim;

  • İK ölüyor mu? Ne zaman ölecek?
  • Mezarda ters mi dönecek?
  • “Ben çözüm bekleyen ortak problemlere sahip insanları dinlemeyi, anlamayı sonra da onlara daha iyi bir deneyim profesyonel yaşam amacı edinmiş bir tasarımcıyım”
  • Bu cümlede tasarım kelimesidir yerine İnsan Kaynakları’nı koyduğunuzda siz de öyle çalışıyorsunuz.
  • İK işletmenin işletim sistemini çalıştıran, önemli rollere sahip daha fazla performans üretmenin yollarını arayan tasarımcıdır.
  • Tasarım problem çözmektir. İnsan Kaynakları da iyi bir tasarımcı olmalıdır.
  • Bugün sonuç odaklı İnsan Kaynakları Profesyoneli bulabilmek, en az yetenekli bir yazılımcı ya da tasarımcı bulabilmek kadar zordur.
  • Metaforik olarak; işletme kültürel çatışma yaşayacak ama bu çatışmayı yönetecek unvan bulamıyor. Bırakın unvanı bu unvanı bulacak İK’cı bulamıyor.
  • Biz önce kuralları belirledik sonra kurallar silsilesine dönüştürüleceğini ve herkesin İK profesyonel olarak çalıştırdık.
  • En fazla kavga ettiği departman İnsan Kaynakları olmuştur.
  • İlan önemlidir. İnsanlar nerede ve kiminle çalışacaklarını ücretten sonra kabul etmiş durumda.
  • İnsan Kaynakları, firmanın son tüketici, aday profiller ya da çalışanlar nezdindeki algısını belirleyecek kudrete, yetkiye, kaynaklara ve araçlara sahip olmadan işe alım ya da işten ayrılma oranlarından sorumlu tutulmamalıdır.
  • İnsan Kaynaklarında şeffaflık ve algoritma önemlidir.
  • Gelecekte İK’ya ihtiyaç kalmayacak değil; her departmanın içerisinde yer alacaklar.

Benim yorumum ise genel olarak Hakan Bayrak’ın fikirlerine katılıyorum ama yöntemine katılmıyorum. Bence İnsan Kaynakları, işletme amaç ve hedeflerine etki edecek güce, kudrete ve vizyona sahip olmalıdır. İK’nın amacı işletmenin kar elde etmesini sağlamaktır. Bu amaca ulaşmak için elindeki enstrümanları iyi, zamanında ve etkili bir şekilde kullanmalıdır.

Kültürel değişim elbette bir anda olmaz . Ana hedef doğrultusunda Hard İK amacıyla, Soft İK tekniklerini uygulayarak hem kültürel değişime liderlik etmeli hem de değişen ve gelişen iş yapış şekillerimize göre işletmeye değer sağlamalıdır. Dijitalleşme, eğitim, yapay zeka İK’nın yararlanacağı kaynaktır. İK’nın en fazla ihtiyaç duyduğu şey zamandır. Kendisine zaman kazandıracak kaynakları kullanarak İK, katma değer yaratacak uygulamalar ve stratejiler geliştirebilir.

İçerisinde bulunduğumuz ekonomik krizde , ücret seviyelerinin dengesizliklerinde, istihdam dünyasının ücret arz/talep dengesizliklerinde bu durum zordur.

Bir yıl içerisinde büyümenin gerçekleşmesi, yeni İK projelerinin yapılması, turnover ile mücadele, operasyonel İk süreçleri, stratejiye yön verilmesi, misyon ve hedeflerin gerçekleştirilmesini sağlamak ve kurumun operasyonel sürdürülebilirliğini baki kılmak gibi zorlayıcı ve oynak ekonomik koşullarda çok daha zordur.

Zor olan şeyleri yapmak ise başarıdır.

Emre İnanç Kayatürk
İnsan Kaynakları Yöneticisi

MS Office Copilot: Asistan ve Uzman Yardımcısı Pozisyonlarını Azaltacak Yazılım

Merhaba,

Ben Kiler Holding’te çalışırken oryantasyon eğitimlerini güncellememiz gerekmişti. Bu görev bana verildi. Çünkü ileri seviye PowerPoint kullanabiliyorum. Gerekli güncellemeleri yaptım. O dönem MS Office 2007 kullanıyordum. Ertesi gün İnsan Kaynakları Direktörüne güncellenen eğitimlerin sunumlarını yapacaktım. Bilgi İşlem Departmanı tesadüf eseri “ya sen hala Office 2007 mi kullanıyorsun. Gel sana Office 2010 yükleyelim” demişti.

Sunumun bir önceki akşamı MS Office 2010’la sunumlara baktım. Çok fazla bir değişiklik yoktu. MS Office 2010’u sevmişti. Ms Office 2007’i de kasmadan çalıştığı için severim. Konu dışı hala Ms Office 2007 programının kurulum dosyalarını da saklarım. Ms Office 2010’a yeni animasyonlar gelmişti. Bu animasyonları uyguladım. Yeni eğitimlerimizin sunumunu yapıp bitirdikten sonra İK Direktörümün yorumu “Oooo İnanç döktürmüşsün, çok beğendim. Tebrik ederim” olmuştu. O gün, üretkenlik araçlarının önemini ve desteğini çok iyi anlamıştım.

Uzun zamandır yapay zeka, endüstri 4.0 blockchain ve bilgisayarların insanların yerini alacağını konuşuluyor. Bu konuyla ilgili çeşitli yazılar yazmıştım. Bu yazılar halen güncelliğini korumaktadır. Eğer tapu zekanın İnsan Kaynaklarını ve çalışma kültürünü nasıl değiştireceğine meraklıysanız yazıları aşağıya bırakıyorum okumanızı mutlaka öneririm.

Üretkenlik yazılımlarıyla ilgili çok yazı yazdım. Detaylarına ulaşmak isterseniz aşağıda belirtiyorum.

  • İK’nın iWork ile Sınavı yazısına ulaşmak için lütfen tıklayınız
  • İK’nın LibreOffice Bakışı yazısına ulaşmak için lütfen tıklayınız
  • Bulut Diyerek Geçmeyin! Bir gün Hayatınızı Kurtarır yazısına ulaşmak için lütfen tıklayınız
  • İş Dünyasını Değiştirme Potansiyeli olan MS 365 Copilot yazısına ulaşmak için lütfen tıklayınız
  • Beyaz Yaka, için Çember Daralıyor yazısına ulaşmak için lütfen tıklayınız

Bugün, işletmelerde özellikle pozisyonlarını azaltacağını düşündüğüm Ms Copilot hakkında yazmak istiyorum. Microsoft, Copilotu ilk duyurduğunda bir yazı yazmıştım ama yeni güncellemeler geldi. Bu güncellemeler üzerine yoğunlaşacağız.

“İş”te başlıyoruz

Zaman herkes için önemlidir. Yöneticiler için daha da önemlidir. Pareto yasası gereğince yaptığımız için %80’i sonucun %20’ne, yapılanların %20’i ise sonucun %80’ne etki eder. Nasıl mı?

Diyelim ki işletmenizde bir anket yapıyorsunuz.

  1. Soruları hazırladınız,
  2. Anketi online sisteme aktardınız,
  3. Çalışanların yanıtlamaları için e-posta ilettiniz.
  4. Tabi bazı çalışanlar kulak arkası etti. Tekrar hatırlatma e-postası attınız,
  5. Anket tamamlandı,
  6. Sonuçları excele aktardınız
  7. Verileri incelediniz
  8. Word raporu haline getirdiniz
  9. PowerPointte sunum haline getirdiniz.

Başka bir senaryoda da bir asistan veya uzman yardımcısı işe aldınız. 2. ve 5. Madde arasındaki operasyonel ve zaman alıcı işi asistana yaptırdınız. Raporu yine yorumladınız. Sunumu asistanınız hazırladı. Siz de powerpoint sunumunu.in üzerinde geçtiniz ve projenizi tamamladınız.

Microsoft Copilot ile bir senaryo daha var. Tüm adımları siz yaptınız en son, en önemli, dikkat gerektiren ve emek isteyen adımlar olan raporu word ve powerpoint haline getirmeyi ise Ms Copilpta yaptırdınız ve saniyeler içerisinde istediklerinizi yazılımdan alırsınız. Zaten Ms Copilot’un alameti farikası da bu noktadır. Elbette yapay zeka, verinin neresinin önemli olduğunu bilemez. Raporda odaklanılması gereken noktayı söyleyemez. Powerpoint sunumunu hazırlarken erkeğe sunum yapılacaksa daha erkeksi şekil ve semboller eklemesi, kadına sunum yapılacaksa daha yumuşak ve dikkatli şekil ve sembolleri ekleme detayına hakim değildir. Yalnız, sunum taslağının hazırlanmasını yapabilir. Siz en önemli toplantıya girerken sunumu başka bir bilgisayarda unuttuysanız saniyeler içerisinde size sunumu hazırlayabilir. Prosedürleri sunumlaştırma süreçlerini çok kolay bir şekilde gerçekleştirebilir. Ezcümle Pareto yasasının %80’lik “emek-yoğun” işini kendisi yapar. Size de %20’lik en önemli kısma fokuslanmamız için zaman yaratır. Bu bize başarıyı getirir.

Tam olarak bu nedenle Asistan ve uzman yardımcısı pozisyonları azalacaktır. Azalacaktır diyorum diyorum çünkü Ms Copilot, her şeyi yapamıyor. Fakat bu faydayı gören yöneticiler norm kadrolara önümüzdeki 10 yıllık projeksiyonda ihtiyaç duymayacaktır. Peki yeni mezunlar ne yapacak? Sonuçta zaten düşük olan açık pozisyon sayısı daha da azalacak adaylar arası rekabet artacaktır.

Tabi biz yöneticiler için güzel haber. Çünkü zamanımızı daha katma değerli işlere verebileceğiz. MS Copilot’u tercih etmeyen klasik Ms Office’i tercih eden şirketler de olabilir. Sonuçta hepsi lisans parası veriyor ve bu lisans ücretleri de yüksek tutarlar. Yalnız benim gibi yöneticiler MS Copilot’u bireysel olarak kiralayabilirler. Şahsen MS Copilot’u satın alabilirim. Çünkü bana günde 1 veya 2 saat zaman kazandıracaktır. Bu sayede daha kayma değeli işlere yönelerek daha katma değerli işlere yönelerek başarılı projeler sonucunda da ücret maksimizasyonu sağlayabilirim. Bu bir harcama değil yatırımdır.

Bu açıdan Copilot bizi destekleyeici bir yazılım olmaktadır. Bunun yanında Copilot’un özelleri;

  1. Metin Oluşturma ve Düzenleme:
    • Microsoft Copilot, metin yazarken size öneriler sunabilir ve yazım hatalarını düzeltebilir.
    • Örneğin, Word belgesi oluştururken veya düzenlerken Microsoft Copilot’ten yardım alabilirsiniz.
    • Bu sayede bir çalışma yaparken internetin büyüsüne kapılıp zaman kaybetmeden projenizi bitirebilirsiniz.
  2. Veri Analizi ve Grafik Oluşturma:
    • Microsoft Copilot, Excel’de veri analizi yapmanıza veya grafikler oluşturmanıza yardımcı olabilir.
    • Veri tablolarını anlamak veya karmaşık formüller oluşturmak için kullanabilirsiniz.
    • Grafik oluşturmak kolaydır ama kimi zaman pasta grafiği kullanmamız gereken yerde işletme körlüğü nedeniyle çubuk grafiği kullanabiliyoruz. Copilot bize öneriler sunarak iletişim diliyle ifade etmem gerekirse duygu ve düşüncelerimizi tam olarak karşı tarafa yansıtmamıza destek oluyor.
  3. Sunum Hazırlama:
    • Microsoft Copilot, PowerPoint sunumlarınızı oluşturmanıza veya düzenlemenize yardımcı olabilir.
    • Başlıkları yazmak, slayt düzenlemeleri yapmak veya içeriği düzenlemek için kullanabilirsiniz.
    • Sanırım ek bir şey belirtmeme gerek bulunmuyor.
  4. E-posta İletişimi:
    • Microsoft Copilot, Outlook veya diğer e-posta istemcilerinde e-postaları yazmanıza yardımcı olabilir.
    • İletişim kurarken daha etkili ve düzgün bir dil kullanmanızı sağlayabilir.
    • e-Postayı istediğiniz şekilde yazara “bu e-postayı kurumsal hale getir demeniz” yeterli oluyor.
  5. Dil Çevirisi:
    • Microsoft Copilot, belgeleri farklı dillere çevirmenize yardımcı olabilir.
    • Özellikle çok dilli çalışanlar için kullanışlıdır.
    • İnternette zaman kaybetmemenize neden olmaktadır.
  6. Kod Yazma ve Hata Ayıklama:
    • Microsoft Copilot, Visual Studio Code veya diğer kod düzenleyicilerinde kod yazmanıza yardımcı olabilir.
    • Programlama dilleri hakkında bilgi sağlayabilir ve hata ayıklama süreçlerinde destek olabilir.
  7. Görsel Oluşturma
    • Microsoft Copilot sunumlar için benzersiz görseller oluşturmaktadır.
    • Program sayesinde internette konuyla ilgili alakalı görseller aramak için zaman kaybetmeyeceksiniz.

Ticari Açıdan MS Copilot

Windows 8 çıkarken beklentim, artık tüm cihazlarımda (bilgisayar, tablet, telefon) iş yapabileceğim olmuştu ama Windows 8 tam bir fiyasko oldu. Günümüzde ise Microsoft, Open AI’ı satın alarak ve üretkenlik yazılımlarına entegre ederek inanılmaz akıllı bir iş yaptı. MS office’in rakiplerini aşağıda belirtiyorum;

  • Libre Office: Özgür yazılım yapay zeka desteği yok. Ara yüzü kullanıcı dostu değil. (Yine de Ms Office’den sonraki favorimdir)
  • iWork: Yalnızca Apple cihazlarda çalışıyor, yapay zeka desteği yok, şu anda bile klasik Ms Office’in çok gerisinde
  • Google Forms: yapay zeka desteği yok ve kurumsal yaşama göre çok basic kalıyor.

Ofis yazılımlarında zaten pazar lideri olan Microsoft Copilot ile liderliğini perçinleyecek. Ms Office 2021 çıktığında son kez paket yazılım çıkıyor artık Office 365 ile kiralama yapılacak denilmişti ama MS Offixe 2024 yazılımı da paket yazılım halinde geliyor. Nedenlerinden birisinin Copilot olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak zaman içerisinde birçok ofis yazılımı rakibi çıkan Microsoft gerçekten akıllıca bir hamle yaptı. Şu anda üretkenlik yazılımlarına Microsoft yön vermektedir.

Emre İnanç Kayatürk
İnsan kaynakları Yöneticisi

Dunning Krugger Etkisi ve İK Bilimi Yorumu

Merhaba,

Şu an Üsküdar’dayım hava çok sıcak. Küresel ısınmanın yaşamlarımıza olan etkisini bunaltıcı bir şekilde hissediyorum.  Ne yalan söyleyeyim Üsküdar pek tercih ettiğim bir değildir.  Biraz zamanım var. Birkaç gündür üzerine düşündüğüm bir konuyla ilgili tableti ve Pages’i açtım bir şeyler yazayım dedim. Şirkette Ms Office kullanmak zorunda kaldığımdan sürekli excel, word ve powerpointteyim. iWork’ü özlemiştim.

Size bir soru bir konuyu derinlemesine bilmek mi yoksa tüm konulardan azar azar bilmek mi önemlidir? Farkındayım kapalı uçlu bir soru sordum.Ben ikinci seçenek olan her şeyden biraz bilmeye biraz yakın bir görüşündeyim. Yakın görüşteyim diyorum çünkü kavramlar arası bağlam kurulmadan hiçbir bilginin değeri yoktur. İşte bunu biliyorum.

Bilmek insanlığın en büyük heyecanlarından birisidir. Her ne kadar bazıları farkında olmasa da DNA’mızda merak kromozomu vardır. Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasına merak neden olmadı mı? Bilmek, öğrenmek demektir.  Öğrenmek, bir şeyi bilinmediğini kabul etmeyle başlar. Farklı bir ifade ile bilmediğini bilmek bir erdemdir.

Bugün bilgi üzerine düşünülmüş Dunning-Kruger Etkisi üzerinde konuşacağız.

“İş”te başlıyoruz.

Bir konuda yeterli becerilere sahip olmayan bireylerin yeteneklerini olduğundan fazla görme eğilimi “Dunning-Kruger etkisi” olarak tanımlanıyor. Dunning Kruger Etkisi/Sendromu/Teorisi olarakta isimlendiriliyor ama ben etki olarak ilerleyeceğim. Dunnig-Kruger Etkisi, bir konuda yeterli becerilere\yetkinliklere sahip olmayan bireylerin yeteneklerini/yetkinliklerini olduğundan fazla görme eğilimidir. Bu etkiye Türkçe’de cahil cesareti denilmektedir.

İsterseniz ilk olarak kavramın akademik arka planını konuşalım. 1995 yılında McArthur Wheeler, limon suyunda bulunan kimyasallar nedeniyle görünmez yazı yazılabilen limon suyunu yüzüne sürerek banka soymaya çalıştı. Aslında soygunları gerçekleştirdi de. Yalnız bir sorun vardı. Kameralar sorunsuz bir şekilde Birkaç saat içerisinde yakalandı. Yakanlandığında ise 

1995 yılında 44 yaşındaki McArthur Wheeler isimli şahıs, limon suyunun “tuhaf” olarak tanımladığı kimyası ile ilgili çok derin bilgilere sahip olduğu iddiasıyla, yüzünü limon suyuna buladı ve 2 bankayı üst üste soymaya kalktı. İddiasına göre, limon suyunun görünmez yazılar yazmakta kullanılabilmesini sağlayan “gizemli” kimyası sayesinde, kendisini de “görünmez” kılacak ve bankadaki kameralar onu kaydedemeyecekti. Bankaları soymayı başardı; ancak tabii ki kameralar sorunsuz bir şekilde kaydı yaptı ve aynı gün içerisinde polis, Wheeler’ı kolayca yakaladı. Polis kendisine neden bu şekilde banka soydun? Sorusunu yönelttiğinde kameralar beni çekiyor muydu? Çekmemesi lazım. Çünkü yüzüme limon suyu sürmüştüm yanıtını verdi. Bu ilginç girişimin sebebi, Wheeler’ın cahilliğiydi. Kimya ve muhtemelen genel kültür hakkında derin bir cehalete sahip olmasına rağmen, cahilliğinin farkında değildi ve kendisini uzman görüyordu. Dolayısıyla bilgilerinin ortalamadan üstün olduğunu ve polisler ile teknolojiyi kandırabileceğini sandı. Yanıldığı, çok barizdi. 

Dunning ve Krugger 1999 tarihli “Niteliksiz ve Farkında Olmama: Kişinin Kendi Yetersizliğini Tanımadaki Zorluklar Nasıl Şişirilmiş Öz Değerlendirmelere Yol Açıyor?” isimli akademik çalışması gerçekleştirdi.

Yapılan çalışmada Dunning ve Kruger, öğrencilerin tümevarım, tümdengelim mantıksal çıkarım, İngilizce dil bilgisi, kişisel algı ve mizah anlayışı alanlarındaki aydın becerilerinin öz değerlendirmelerini inceleyerek, ruh biliminde giriş derslerinin lisans öğrencilerinde hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısının varsayımlarını test etti. Öz değerlendirme puanlarını öğrendikten sonra, öğrencilerden ruh bilimi dersindeki sıralarını tahmin etmeleri istendi. Yeterli öğrenciler sınıf derecelerini küçümsedi ve yetersiz öğrenciler onlarınkini abarttılar ancak yetersiz öğrenciler sınıf sıralarını yeterli grup tarafından tahmin edilen derecelerden daha yüksek olarak tahmin etmediler. Dört çalışmada yapılan araştırma, mizah duygusu, dil bilgisi ve mantıksal çıkarım testlerinde en alt çeyrekte puan alan çalışma katılımcılarının test performanslarını ve yeteneklerini abarttığını gösterdi. Onları 12. yüzdelik dilimde tutan test puanlarına rağmen, katılımcılar 62. yüzdelik dilimde olduklarını tahmin ettiler. Araştırmasını sonucunda ise niteliksel olarak düşük bireylerin kendilerine daha fazla güvendikleri ortaya konuldu ve bir şablon ortaya çıktı.

Dunning-Krugger Etkisi Türkçe’ye “Cahil cesareti” olarak çevrilmektedir. Cahil bireyler, her şeyi bilir, her şeyi görür, onların duygu ve düşünceleri kesin doğrudur. Dunning ve Krugger bu etki ile ilgili bir matris hazırlamıştır.

Kısaca tabloyu inceleyelim.

  • X ekseni özgüveni, Y Ekseni ise Tecrübe ile Alanında bilgiyi göstermektedir.
  • X0 Özgüven Düşük, Y0 Tecrübe ve bilgi düşük anlamındadır.
  • Bireyin bilgi ve tecrübesi olmadan özgüveni yükselir. En yüksek nokta “Aptallığın Zirvesi  olarak nitelendirilir.
  • İlgili konuda bilgi ve tecrübe artmaya başladıkça, bireyin özgüveni azalır. Bu sürece umutsuzluk çukuru adı verilir.
  • Oysa biz genel geçer kural olarak bilgi ve tecrübe arttıkça çalışanın kendisine olan güveninin de arttığını biliyoruz. Bu durum yanlış mı?
  • Hayır yanlış değildir. Birey konuyla ilgili bilgi ve tecrübesi olması gereken düzeye geldikçe kendisine olan güveni de artar.
  • Tecrübe ve alanında bilgi en yüksek seviyeye ulaştığı noktaya ise “Aydınlanma Zirvesi” adı verilir.
  • Bu zirveden sonra bireyin özgüveni tekrar yükselmiş ve en yüksek seviyeye gelmiştir.
  • Tek bir farkla, o fark birey artık alanında uzmandır ve bilgi seviyesi maksimizedir.

Aslında bu etkiyi çevremizde çok sık görüyoruz.

  • Çok önemli bir toplantı yapıyorsunuzdur. Üst düzey herkes oradadır. Siz, çalışanların %99’nu memnun edecek bir uygulamadan bahsedersiniz, bir tane yönetici çıkar %1’lik dilimden dramatik örnekler verir. Rakamlara siz hakimsinizdir fakat o sizden daha iyi biliyordur. Bunu da sesinin çıkarabildiği kadar yüksek tonajda söyler. İşte Dunning-Krugger Etkisi.
  • Dünyadaki tıp ve ilaç sektörü milyarlarca $ ciroya sahiptir. İlaç firmaları, bir ilacı çıkarmadan önce bilimsel yüzlerce deney yapar öyle piyasaya sürer. Söz konusu ilaç firmalarının ve bilim insanlarının bulamadığı hastalığın tedavisini iki tane ot adı öneren Ayşe teyze biliyordur. Ayşe teyze size doktora gitmeyi önermek yerine ot kaynatıp içmenizi ve iyileşmenizi söyler. Bu modası geçmiş alternatif tıp sizi iyileştirecektir (bana göre sahte tıp) İşte Dunning-Krugger Etkisi.
  • Başka bir durumda yönetim toplantısında bir vaka üzerine yoğunlaşmışsınızdır. Ortak bir karar almaya çalışıyorsunuzdur. Olayın sonuçlarını, sonuçların sonuçlarını düşünüyorsunuzdur. Vakayı tam analiz etmeyen bir yönetici çıkar ve hiçbir veriye dayanmadan mantıksal olarak “Bu böyle olduğundan öyle oluyor. Bunu öyle yapmazsak öyle olmayacak” der. Toplantının geçici kahramanı olur. Siz ise eöyle olmayacağını biliyorsunuzdur ama susarsınız. İşte Dunning-Krugger Etkisi.
  • İşletmenizde Müdür olarak çalışıyorsunuzdur. Her türlü veriyi kullanarak kendinizi geliştirmişsinizdir. Göbeğini kaşıyan ama yönetim kurulunda oy kullanma hakkı olan birisi kişi çıkar “Bu şirket ilk kurulduğunda Lozan’dayken yıllık şirket toplantısında rakiplerle bir anlaşma imzaladık. Bu anlaşmanın gizli maddeleri nedeniyle işletmenin arka bahçesindeki petrolü çıkarmamızı engelleyen madde var. Anlaşmanın gizli maddeleri var ama ben biliyorum. Sen gör 2023 yılından sonra şirketin arka bahçesinden petrol ve jelibon fışkıracak. O zaman uçacağız” der. İşte size Dunning-Krugger Etkisi 🙂

Şimdi uzun uzun çevrenizde yaşadıklarınızı örnek verebilir ve yazıyı eğlenceli bir şekilde bitirebilirim. Ne de olsa topraklarımız bu konuda yeterince zengin 🙂 Fakat ben farklı bir noktaya odaklanmanızı istiyorum. Farkındalık, kabul etme ve öğrenme süreçleri.

Hayatta bazı şeyleri eğitimde bazı şeyleri ise yaşayarak öğreniriz. Yaşayarak öğrenmenin faturası yüksektir. Bu kural hiçbir zaman değişmez. Şimdi size Dunning Krugger Etkisinin tablosunu aşağıya belirtiyorum. Aşağıda okuyacaklarını bilimsel bir çalışma değil yalnız benim tümden gelim yöntemiyle çıkardığım sonuçlardır. Bu nedenle yorumlarımı daha da detaylı incelemek isterseniz akademik çalışmalara başvuruda bulunmanız gerektiğini. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi sözlerimin bilim ile aykırı düşmesi durumunda bilimin sözlerini seçmeniz gerektiğini belirtmek isterim.

Aptallığın zirvesi aslında farkındalık noktasıdır. Birey, hatalı karalarının sonuçlarını bu noktada görür. Türkçemize “Ne kadar Aptalmışım? Ben nasıl böyle bir hata yaptım? Bu kadar kör müymüşüm? Basiretim bağlanmış” şeklinde cümle ve deyimlerle geçer. İşte bu nokta çok önemlidir. Aslında cehaletin veya içerisine düşülen durumdan kurtulmanın yolu bu noktada başlar.

Örnekler

  • Şirketinizin üreteceği yeni ürünü, Pazar analizini tam yapmadan karar verirsiniz. Hedef kitle 18-35 yaşındakiler olması gerekirken siz para 35-60 yaşındakilerde var deyip genel bir yargıya gider ve ürün özelliklerini 35-60 yaşa göre tasarlattırırsınız. Bayilerinizden sipariş iptalleri gelmeye başladığında “A” noktasındaki gerçek ama soğuk yüzünü DNA’nıza kadar hissedersiniz.
  • İş arkadaşlarınızla samimiyeti fazla ilerletmişsinizdir. Ne de olsa siz insanları tanıyorsunuzdur. Sizin anlattıklarınızı onlar başka birisine taşımaz. Samimi iş arkadaşlarınızdan birisi sizin bu yapıcı eleştirilerinizi eleştiriye tahammülü olmayan yöneticinize aktarır. Yöneticiniz sizi bu konuyla ilgili görüşmek üzere davet eder. Yaptığınız hatayı “A” noktasında anlarsınız.
  • Yaptığınız meslekle ilgili genellemeler yapıyorsunuzdur. Yalnız bu genellemeleri sayılara rakamlara bakmadan yapıyorsunuzdur. Bir gün Eurostatistic’te düşüncelerinizin tam tersini söyleyen bir istatistiğe denk gelirsiniz. Bu sizin A noktanızdır.
  • Çok sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz birisi vardır. Bu kişi için özel zamanınızdan epey vakit ayırıyorsunuzdur. Partnerinize, arkadaşlarınıza ayıracağınız zamanı sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz kişiye kanalize ediyorsunuzdur. Çünkü biliyorsunuz “o” da sizi kardeşi gibi seviyordur. Dedim ya çünkü biliyorsunuzdur. Değerli zamanınızı ayırdığınız bu kişi toplumun içerisinde sizi küçük düşürdüğünde aslında onun sizi sevmediğini yalnızca kullandığını “A” noktasında anlarsınız.  
  • Çok uzun zamandır çalışıyor ama hiç birikim yapmıyorsunuzdur. Bir gün işsiz kaldığınızda birikim yapmanız gerektiğini “A” noktasında anlarsınız.

Şimdi diyeceksiniz ki “Bu A noktasına hiç ulaşmayalım” Eğer böyle düşünüyorsanız hata yaparsınız. Çünkü “A” Noktası farkındalığın sağlandığı noktadır. Başka bir ifade ile bardağı taşıran son damladır. Yaşamınızda iz bırakacak bir noktadır. Farklı bir ifade ile  360 derece farkındalığınızın yüksek olduğu noktadır. Ben kötü örnekler verdim ama bu kötü örnekler olmadan da A noktasındaki farkındalığı sağlayabilirsiniz. Önemli olan farkındalığın olmasıdır. A noktanız, işinizi kaybetmekte olabilir, “bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir” sözü de olabilir.

B Süreci ise eğitim, gelişim ve aksiyon alma olarak isimlendirdim. Bu süreçte eksik veya hatalı yapılan davranışı düzeltme ile ilgili aksiyon alındığı süreçtir. Bu süreçte, bilgi seviyesi artmasına karşın özgüvende düşüş olur. Çünkü bir hata yapılmıştır ve bu hatanın sonuçları ile bu süreçte karşılaşılır. Eğitim, gelişim ve aksiyon alma olarak isimlendirilince uzun bir süreç olarakta düşünülebilir. Bu süreç 3 saniye olabileceği gibi 3 yıl da olabilir. Süre konuya özeldir. Yalnız A noktasından B sürecine geçilmesi için sadece farkındalık yeterli olmaz. Aynı zamanda yanlış yapıldığında kabullenilmesi gerekir. Birey, risk oluşturan bir konu ile karşılaşınca ilk olarak inkar eder. Dunning Krugger Etkisi devam ediyordur anlayacağınız. Farklı olarak insanlar umutsuzluk anlarında inanmak istediklerine inanır. Kötü bir durumla karşılaşınca mucizevi bir şey olacaktır. Piyango çıkacaktır. Amerika’daki amcasından miras kalacaktır. Sorun hemen çözülecektir. Kriz yönetiminin birinci kuralı krizi kabul etmektir. Bu nedenle, Dunning Krugger Etkisini yaşamaya devam etmemek için Dunning Krugger Etkisinde olunduğunun, bir krizin olduğunu ve bu krizi çözecek kişinin bireyin yine kendisi olduğunun kabul etmesi ve aksiyona geçmesi gerekir. Aksi durumda B süreci başlamaz.

Örnekler

  • Şirketinizin üreteceği yeni ürünü, Pazar analizini tam yapmadan karar verirsiniz. Hedef kitle 18-35 yaşındakiler olması gerekirken siz para 35-60 yaşındakilerde var deyip genel bir yargıya gider ve ürün özelliklerini 35-60 yaşa göre tasarlattırırsınız. Bayilerinizden sipariş iptalleri gelmeye başladı.
    • Krizi kabul ettiniz ve piyasada rabet görmeyen ürünleri 35-60 yaş arası hedef kitlenin ürünlerinizi satın alacağı farklı ülkelerdeki pazarları araştırmaya başladınız. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da krizi kabul ettiniz ve ürününüzü en iyi şekilde reklamını yapacak ve ürün satışlarınızı arttıracak bir reklam ajansı araştırıyorsunuz. Evet bütçenizi aştınız ancak en azından hiç kimsenin satın almadığı bir ürün elinizde yok. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
  • İş arkadaşlarınızla samimiyeti fazla ilerletmişsinizdir. Ne de olsa siz insanları tanıyorsunuzdur. Sizin anlattıklarınızı onlar başka birisine taşımaz. Samimi iş arkadaşlarınızdan birisi sizin bu yapıcı eleştirilerinizi eleştiriye tahammülü olmayan yöneticinize aktarır. Yöneticiniz sizi bu konuyla ilgili görüşmek üzere davet eder. Yaptığınız hatayı “A” noktasında anlarsınız.
    • Krizi kabul ettiniz. Yöneticinizle toplantıya girmeden önce iyi bir sunum hazırladınız. Şirketinizle ilgili eleştirilerinizin aslında yapıcı olduğunu çözümün de sizin bulduğunuzu rakamlarla ortaya koydunuz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da Krizi kabul ettiniz. Yöneticinizle görüşürken daha dikkatli olacağınızı belirttiniz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
  • Yaptığınız meslekle ilgili genellemeler yapıyorsunuzdur. Yalnız bu genellemeleri sayılara rakamlara bakmadan yapıyorsunuzdur. Bir gün Eurostatistic’te düşüncelerinizin tam tersini söyleyen bir istatistiğe denk gelirsiniz. Bu sizin A noktanızdır.
    • Bilgisizliğinizi kabul ettiniz. Bundan sonraki süreçte genellemeler yapmadan önce konuyu daha detaylı olarak incelemeniz gerektiğine dair kendinize söz verdiniz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da bilgisizliğinizi kabul ettiniz. Konunun uzmanı olan iş arkadaşınızdan detaylı bir brifing talep ettiniz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
  • Çok sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz birisi vardır. Bu kişi için özel zamanınızdan epey vakit ayırıyorsunuzdur. Partnerinize, arkadaşlarınıza ayıracağınız zamanı sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz kişiye kanalize ediyorsunuzdur. Çünkü biliyorsunuz “o” da sizi kardeşi gibi seviyordur. Dedim ya çünkü biliyorsunuzdur. Değerli zamanınızı ayırdığınız bu kişi toplumun içerisinde sizi küçük düşürdüğünde aslında onun sizi sevmediğini yalnızca kullandığını “A” noktasında anlarsınız.  
    • Körlüğünüzü kabul ettiniz. Söz konusu kişi ile aranıza mesafe koyacaksınız. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da körlüğünüzü kabul ettiniz ve bundan sonra söz konusu kişiye zaman ayırmayacaksınız. Hayatınızdan çıkaracaksınız.
  • Çok uzun zamandır çalışıyor ama hiç birikim yapmıyorsunuzdur. Bir gün işsiz kaldığınızda birikim yapmanız gerektiğini “A” noktasında anlarsınız.
    • Yanlış yaptığınızı kabul ettiniz. Bundan sonra işe girdiğinizde birikim yapacaksınız.
    • Ya da yanlış yaptığınızı kabul ettiniz. İlk olarak gereksiz harcamalarınızı en aza indirmek için youtube videoları izlemeye başladınız.

C noktası ise sonuç noktasıdır. Bu noktada davranış değişikliğinin veya bilgi değişikliğinin meyveleri toplanır. En önemlisi ise özgüven tekrardan geri gelmiştir. Üstelik bu sefer hiç gitmemek üzere gelmiştir.

Daha öncelerde çalıştığım bir Genel Müdür vardı. Şirketle ilgili sorun olduğunda İK olarak kendisine sorun, çözüm önerim ve sorunu yaratan kişi ismiyle giderdim. Genel Müdürümüz sorunun en ince detayına kadar inerdi. Sorunu yaratan kişi ile ilgili aksiyonu haftalar bazen aylar sonra alırdı. Sorunu ele alırken “kim yaptı, nasıl öyle yapar, o kim oluyor, yetkisi nedir, gösteririm ben ona” şeklinde değil. Sorunu ortaya koray. “X kişi çıkardı peki neden o çıkardı? Sorunu nasıl çözebiliriz? Sorunu çözmek için ortaya çıkaracağımız stratejiye alternatif strateji nedir?” şeklinde yaklaşırdı. Sorunu kabul ederdi, çözüm önerilerini tartışırdı. Suçlamadan veya üstten bakmadan. Ben bu yazıyı O erdemli insana adadım. İsminin geçmesini pek istemez o yüzden ismini yazmıyorum. Kendisini saygıyla selamlarım.

Dunnig Krugger Etkisini araştırırken  bir çok akademik makale, blog yazısı okudum. Birden fazla tablo inceledim. Yapılan çalışmalar değerli ve kıymetli. Buna karşın yapılan çalışmaların ortak bir özelliği vardı. O ortak özellik ise etkiyi hep olumsuz yönde incelemleriydi. Yaşam bir dengedir. Bazen kötü bir şeyler olur ama iyi etkileri de olur. Bazen iyi şeyler olur ama kötü etkileri de olur. Önemli olan küçük bile olsa iyiyi görmektir.

Güney Amerika’da kelebek kanat çırpsa Atlantik’te fırtına kopar. Güney Amerika’da bir kelebek kanat çırpsa Atlantik’te rüzgara ihtiyacı olan bir yelkenliye güç olur.

Dunnig Krugger Etkisi olumsuz gibi görünse de backround’una hakimseniz olumsuz bir süreci olumlu olarak değiştirebilirsiniz. Olumluya değiştirme şansınız yoksa bu durum sizin için kötü bir deneyim olarak kalacaktır. Fakat bu kötü deneyim sizi eğitecektir. Hangi takımlı olursanız olun hiçbir spor kulübü kuruluş gününden günümüze çıktığı her maçı kazanmamıştır. Bazı maçları mutlaka kaybetmiştir. Önemli olan maç kaybetmek değil ligin sonunda şampiyon olabilmektir.

Daha önce de belirttiğim gibi Yaşamda bazı şeyleri eğitimle bazı şeyleri yaşayarak öğrenirsiniz. Yaşayarak öğrendiğiniz şeylerin faturası yüksek olur. Dunnig ve Krugger ise size bu faturayı getiren garsonun isimleridir.

Emre İnanç Kayatürk
İnsan Kaynakları Yöneticisi

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı Kutlu Olsun. Nice yüz yıllara.

İş Dünyasını Değiştirme Potansiyeli olan MS 365 Copilot

Merhaba,

Şu an bu yazımı iWork Pages Mobil uygulamasından yazıyorum. Nereden yazdığımı özellikle belirtiyorum çünkü bugün Microsoft 365 Copilot üretkenlik yazılımından bahsedeceğim.

İş dünyasının geleceği ile ilgili çok yazı yazmışımdır. Öngörülerimin doğru olmasına hem sevindim hem de üzüldüm. Sevindim çünkü vaktinde doğru analiz yapmışım. Üzüldüm çünkü doğru analizimin bir önermesinde bazı beyaz yaka pozisyonların yok olmakta ve daralmaktadır. İnsan Kaynakları Bilimi’nin bu yazısında beyaz yakalar içim ciddi bir tehdit olan MS 365 Copilottan bahsetmek istiyorum. Konu, İnsan Kaynakları dünyası açısından çok önemli. Önemli olmasının nedeni Microsoft yeni çıkarmayı planladığı MS 365 Copilot, firmalara verimlilik artışı sağlayacak ve bazı beyaz yaka pozisyonların daralmasına neden olacak potansiyele sahip.

“İş”te başlıyoruz

Yazıyı yazmadan İnsan Kaynakları Bilimi arşivine bir göz attım. Geleceğin İş Dünyası temalı 9 ve üretkenlik yazılımları temalı 4 yazı yayınlamışım. Kimilerinin ofis yazılımları olarak adlandırdığı benim ise üretkenlik yazılımı olarak isimlendirdiğim uygulamalar ilgimi çekiyor. Çünkü bu uygulamalar iş dünyasının standardıdır.

SAP, Workkcube Power BI, Logo, Mikro, Perkotek, vb. hangi yazılımları kullanırsak kullanalım günün sonunda ofis üretkenlik yazılımlarını açarak işlem yapmaya çalışıyoruz. Üretkenlik yazılımlarında da standardı Microsoft firmasının MS Office paketi oluşturuyor. Daha önce üretkenlik yazılımlarını karşılaştıran bir yazı kaleme almıştım. Detaylı bilgi isterseniz linki tıklayarak yazıma ulaşabilirsiniz.

Şimdi çok kısaca ofis yazılımlarının tarihçesine girmek istiyorum. Tarih, geleceği okumak için önemlidir. Günümüzde bilindiği şekli ile kullanılan ilk tablolama yazılımı ise 1978 yılında, Harvard Business School öğrencisi olan 1951 doğumlu Dan Bricklin tarafından icat edildi. Geliştirilen bu yazılım adı VisiCalc idi. Daha sonra star office ofis yazılımlarını bilsayarlar için çıkardı. Microsoft, star office’in yazılımlarını 1990’lı yıllarda satın aldı ve MS Office ismiyle piyasaya sürdü. Günümüzde birçok kuruluşun üretkenlik yazılımı bulunmakla birlikte en bilinenleri MS Office, Libreoffice  ve iWork’tür. Bana göre üretkenlik programlarında kullanıcı dostu ve en güçlü yazılım ise MS Office’tir. iWork’ü de beğeniyorum ama Excel tabloları kısmında en iyisi Microsoft’undur.

Microsoft, Mart 2023’te bir etkinlik düzenledi. Etkinliği linkten izleyebilirsiniz. Bu etkinlikte ise Microsoft 365 Copilot yazılımını tanıttı. Henüz yayınlamadılar ama geleceğin odasına kapı deliğinden bakmamızı sağlıyor. MS 365 Copilot, ChatGPT ile entegre edilerek beyaz yakalara yardımcı olmaktadır. Copilot isminin anlamı buradan geliyor.

Uzun yazılar okumayı tercih etmeyenler için özet geçiyorum;

  • Microsoft 365 Copilot, MS office, Teams ve Graph’in yapay zeka ile güçlendirilmiş halidir,
  • Bu kavramın alt bileşenleri; Word, Excel, PowerPoint, Outlook, Teams ve Graph’tir,
  • Yapay zeka ile uzun dokümanın veya raporun özetini birkaç saniyede çıkarıp odaklanmanız gereken ana mesajı hemen alabiliyorsunuz,
  • Copilot Word’de yazmak istediklerinizi yazıp daha sonra yapay zekadan yazdıklarınızı düzenlemesini isteyebiliyorsunuz,
  • Daha önce hazırlanan Notes, PowerPoint ve Excel dosyalarını Worddeki Copilot’a ekleyerek birkaç saniye içerisinde word belgesini hazırlayabiliyorsunuz,
  • Excelde ise verileri birkaç saniyede analiz edip gelecek senaryosu çıkarabiliyorsunuz,
  • Örneğin turnover raporlarını analiz et ve oranı yüksek ayı veya departmanı göster dediğinizde yapay zeka oransal olarak en yüksek atı önünüze getiriyor ve rengini değiştirerek sizi tüm tabloyu analiz etme derdinden kurtarıyor,
  • Excel’de “what if” sorularını sorabilir ve birkaç saniyede yanıtları hem pivot hem de grafik olarak alabiliyorsunuz,
  • Outlook ile de entegre çalışan Copilot e-postanıza gelen önemli e-postaları odağınıza göre size öncelikli olarak gösteriyor,
  • Outlook Copilot Ms Office dosyalarıyla tam entegre çalışıyor,
  • Teams ise yapılan toplantıda konuşulanları search ediyor ve toplantı notlarını yazılı olarak isterseniz sadece tek bir tuşa basarak yazılı olarak alabiliyorsunuz.

Tüm bunları yapabilmek için bildiğimiz kullanıcı arayüzüne sahip MS Office üretkenlik programlarına Apple’daki SİRİ’ye benzeyen bir Copilot butonu eklenmiş. SİRİ’nin aksine dijital yardımcınızla sesli değil bilgisayara tıklayarak işle yapılabiliyor. Copilot aslında sanal bir beyaz yaka asistan rolüne bürünmüş. Bu durum inanılmaz bir zaman tasarrufu ve verimlilik artışı yaratıyor. Firmalar için çekici olan tarafı ise tam olarak bu faydasıdır.

Yorumum

Uzun zamandan beri beni heyecanlandıran böyle bir lansman olmamıştı.Peki MS 365 Copilot iş dünyasını nasıl etkileyecek? İş yapış şekillerimiz devrimsel olarak hızlı bir şekilde etkilenmeyecek fakat evrimsel olarak norm azaltımına gidilecek. Çünkü şu anda üretenlik yazılımlarında yaptığımız işlerin %80’ni sonucun %20’si, yapılan işlerin %20’si ise sonucun %80’nini etkilemektedir. Pareto yasası. Microsoft ise bize üretkenlik yazılımlarında yaptığımız rutin işleri yapay zekaya yaptıracağını iddia etmektedir. Böyle bir senaryoda 3 uzman olan norm sayısı ikiye inecektir. Çünkü üçüncü kişiye gerek kalmayacaktır. Başka bir noktada ise orta düzey yönetici seviyesi asttan bağımsız daha fazla teknolojiyle işlerini yapacaktır. Tabi bu önermenin gerçeğe dönüşme olasılığı Microsft’un ürünün başarısına bağlıdır. Bu ürün asistan kadrolarını daraltacaktır.

Anlatılanların yarısı dahi yapılsa bizim için inanılmaz bir verimlilik artışı olacaktır. Yüksek lisans tezimde de deneyimlediğim gibi iWork ve LibreOffice, Ms Office programlarının yapabileceklerinden çok uzaktalar. Yalnız konu Microsoft olunca biraz temkinli yaklaşıyorum. Çünkü Windows Vista için çok iyi olacak dediler ama tam bir fiyasko oldu. Windows 8’de tek yazılımı telefon, tablet ve bilgisayarda kullanabileceksiniz dediler ama bu kadar kaynağa karşın yapamadılar. Batan Nokia’yı satın aldılar daha kötü batırdılar. Windows 10 son Windows yazılımı olacak dediler geçtiğimiz aylarda Windows 11 çıktı. Windows 12’de konuşuluyor 🙂 Microsoft’un böyle bir özelliği var. Bir proje yapıyorlar ama sonunu başarı ile getiremiyorlar. Şahsi bilgisayarım Macintosh, şirket bilgisayarım ise Windowstur. Emin olun Microsoft’un OneDrive ürünü Macintosh’ta çok daha istikrarlı ve hızlı çalışıyor.

Microsoft 365 Copilot beni heyecanlandırdığını yinelerim ama Microsoft’un başarılı olmayan diğer projelerini anımsadığımda heyecanım birden kayboluyor. Buna karşın Microsoft’un bu hamlesi üretkenlik yazılımları konusunda pazar lideri olan firmayı daha da güçlendirecektir. Ms Office alanında en iyi yazılım programı. Bu gelişimi öneren yöneticileri tebrik etmek gerekir.

Biz beyaz yakaların yaşamı bilgisayar dili olan 1 ve 0’dan oluşuyor. Bilgisayardan eğitim görüp, bilgisayarda CV hazırlayıp bilgisayardan iş başvurusu yapıp, bilgisayardan ilk mülakata giriyoruz. Bu nedenle ofis üretkenlik programları bizim için çok önemlidir. Kimi zaman kullanıcı arayüzünün iyi olması kimi zaman ek özelliklerle yaratıcılığımızı arttırdı. -di’li geçmiş zaman kullandım çünkü ofis programları bugüne kadar biz ne komut verdiysek onu yerine getirdi. MS 365 Copilotla bizim kişisel asistanımız oldu ve kokpiti paylaşmaya aday bir yazılım olduğunu düşünüyorum. Deneyimlerimi kullandıktan sonra İnsan Kaynakları Bilimi Bloğunda ayrıca yazacağım. Eğer yeni sürüm’ün yapay zeka özelliği Graph ile çalışma zorunlulu yoksa ve tek pakette yapay zeka entegrasyonu olacaksa Ms 365 Copilot iş dünyasını derinden değiştirecektir.

Değerli İş İnsanları; üretkenlik programları için gelecek, işte geldi.

Emre İnanç Kayatürk
İnsan Kaynakları Yöneticisi

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı Kutlu Olsun. Nice yüz yıllara.

StratejİK Kariyer Yönetimi Bölüm-1: Zamanı Aşmak

Merhaba,

Son iki yazı önce bir seyahat programına gideceğimi ve yazıları yolda yazacağımı belirtmiştim. Şu an okuduğunuz bu satırları İstanbul Tarabya’dan yazıyorum. Aracımı Tarabya sahile çektim. Çantadan tabletimi aldım. Yazıya başladım. Bu bir Şehr-i İstanbul yazısı olacaktı ancak biraz parça parça yazdım. İstanbul’da başladım, İzmir’de devam ettim yine İstanbul’da yazıyı sonlandırdım. Düzenlemesini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaptım 🙂 Uzun bi yazı oldu anlayacağınız. Bu nedenle üçleme şekilde yayınlanacaktır. Arada sıkılmamanız için küçük efektler yerleştirdim.

İşte benim hayatım 🙂 İnsan Kaynakları Bilimi olarak bu sefer tek bir konu üzerine yazmayacağım. Zaman, kariyer, fütürizm, finans insan, psikoloji, riskler ve İnsan Kaynakları dünyası yazısı olmasını planlıyorum.

Biz Türkler genelde literatür araştırması veya yazıların giriş bölümlerini pek dikkate almayız ama kişisel tavsiyem bu yazı dizisinin giriş bölümü çok önemli. Bu nedenle bu ilk bölümü muhakkak dikkatlice okuyun. Çünkü temel sağlam değilse üzerine gökdelen inşaa edemeyiz.

“İş”te başlıyoruz.

Çoğu networküm bana “İnanç sen bu kadar işe nasıl yetişip üzerine de bu kadar yazıyı nasıl yazabiliyorsun? Nasıl bu kadar şeye yetişiyorsun?” diye soruyor. Yanıt vereyim; bazı strateji ve taktikler uyguluyorum. Yoğun mu çalışıyorum? Evet. Başarılı oluyor mu derseniz bir ara uzun uzun konuşuruz. Elbette bazı konulara yetişemiyorum. Yalnız ışık hızında ilerlemiyorsanız zaten kimse yetişemez. Genel ifade etmem gerekirse bu kadar yoğunluğun arasında tercih yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bir şeyi tercih etmemiz, başka bir şeyleri tercih etmediğimiz veya vazgeçtiğimiz anlamına geliyor. Bu kimi zaman yukarıda gördüğünüz harika bir İstanbul manzarası oluyor kimi zaman ise uyku, konfor alanı, hobi vb. oluyor. Tercihlerin psikolojik tatmini; reddedilenlerin psikolojik tatmininden yüksekse ortada bir sorun yok demektir. Çünkü psikolojik tatmin her türlü bedeli öder.

Kadere inanan bir insan olmakla birlikte “kaderci” bir insan değilim. Her şeyi yaptıktan sonra istediğiniz yine olmuyorsa bu kaderdir. Yalnız unutulmaması gereken bir husus var. İnsanlar kendi kaderlerine hükmedebilir. Hatta bu konuyla ilgili Profesyoneller kendi kaderine hükmedebilir adında bir yazı kaleme almıştım. Sevdiğim bir yazıdır. Okumanızı tavsiye ederim. (Yazıya ulaşmak için lütfen tıklayınız)

Kaderinizde ne bu satırları okumak yazıyor. Yalnız sosyal medyada zaman öldürmek yerine kişisel gelişiminize katkı sağlamak için bu yazıyı okumayı tercih ettiniz. Farklı bir ifade ile özgür iradenizle kaderinize hükmettiniz. İşte benim kader anlayışım bu şekildedir.

Dinsel açıdan şöyle ifade edeyim; Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’in Kamer suresinde “Şüphesiz biz her şeyi dakik, şaşmaz bir ölçüye ve bir kadere göre yarattık” yazmaktadır. Yüce Tanrı, tüm kullarının ne kadar lokma yemek yiyebileceğine kadar her şeyi kader defterimize yazmıştır. Evet ne kadar lokma yiyeceğimiz yazılıdır. Diyelim ki 1 milyar lokma hakkımızın bulunduğu yazıyor. Bu 1 milyar lokmayı 35 yılda mı yoksa 70 yılda mı yiyebileceğimiz bizim sağlıklı beslenmemize, kendimize bakmamıza ve spor yapmamızla ilgilidir. Bakın seçimlerimiz ve özgür irade burada da devreye girdi.

Bilimsel olarak incelendiğinde ise bugün bilim de bize göstermektedir ki; madde, atomdan daha küçükken iken sıkışıyor ve büyük bir patlama gerçekleşiyor. Bilim insanlarımız bu duruma büyük patlama diyor.

İşte o büyük patlamadan siz, ben, dünyamız, güneş sistemi, yıldızlar, samanyolu galaksisi, diğer galaksiler ve evren oluşuyor. (Evrim Ağacı, 2022) Sadece evren değil aynı zamanda uzay (Uzay boşluğu da dahil), kütle çekimi ve zaman da oluşuyor. Aslında zaman dediğimiz kavram büyük patlamayla oluşmuştur. Einstein’ın 1905’te yayınlanan özel görelilik teorisi, Alman Matematikçi Hermann Minkowski’nin zamanın tıpkı günlük hayatımızda da tecrübe ettiğimiz gibi diğer–uzunluk, yükseklik ve genişlik- üç fiziksel boyut kadar uzay için önemli olduğunu gösteren, uzayın birleştirilmiş uzay-zaman modelinden uyarlanmıştır. Fizikte uzay-zaman, evren boyunca iç içe geçmiş, süreklilik gösteren uzay ve zamanın matematiksel modellemesidir. (Kozmik Anafor, 2020)

Çok mu karışık oldu? Merak etmeyiniz. İlk başlarda karışık olacak aşağıda tüm bilgileri birleştiriyor olacağız. Sabrınız için şimdiden teşekkür ederim.

Evren deyince uzayı dolduran galaksiler, yıldızlar, gezegenler, parçacıklar, madde, enerji ve radyasyonu anlıyoruz. Oysa evrenin dokusu uzay-zamandır ve görelilik teorisinde bu ikisi ayrılmaz bir bütündür. Kütle uzayı büker, bükülen uzay ışığın yolunu uzatır ve zaman yavaşlar. (Demircan, 2021) Diğer bir değişle şu an yaşadığımız evrende biz dünyada iken 1 dakika 60 saniye sürerken, bir karadeliğin yanında 1 dakika dünya saatine göre 6 Kentilyon (60.000.000.000.000.000.000) saniye/saat/gün/yıl vb. sürebilir. Özetle zaman, evrenin her yerinde eşit değildir. Peki iş dünyasında zaman eşit midir? Proje Müdürü ile Broker’ın zamanı da görünümde eşit ama yaptıkları iş nedeniyle eşit değildir. Çünkü evrenin tasarımı temelde bu şekildedir.

Makro boyuttan mikro boyuta gelelim. Kariyerinizdeki en büyük düşmanınız veya tehdit sizin için kimdir veya nedir? Diye sorsam ne yanıt verirsiniz? Satış departmanındaki Hüseyin bey mi? Yöneticiniz mi? Şirketinizin kendisi mi? İnsan Kaynakları mı? Yabancı dil bilmemeniz mi? Bakın size bir sır vereyim bizim için en büyük tehdit ve risk zamanın ta kendisidir.

Peki Zaman Nedir?

Türk Dil Kurumuna göre zaman, Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit olarak tanımlanmaktadır. (Türk Dil Kurumu , 2022) Bilimsel bir makaleden alıntı yaparak zamanı açıklamak isterim. Zaman, evrendeki tüm cisimlerin hareketleri esnasında, birbirlerine göre konum değişikliğinin olması için geçen süre dolarak tanımlanabilir. Genelde insanlar zamanı, kendilerini etkileyen güneş sistemindeki gök cisimlerinin hareketlerine göre algılar. Zaman, fiziksel zaman, biyolojik zaman ve psikolojik zaman olarak üçe ayrılabilir. (GÜRBÜZ & AYDIN, 2015) Özetle zaman bir geçmişten geleceğe doğru sürekli akan bilimsel bir kavramdır. Herkes zamanı farklı algılar. Zaman evrenin başlangıcından beri olan fizik yasasıdır. Tüm evrende farklı algılanan fakat var olan asla aşamayacağımız bir yasa. Zamanı aşamıyoruz. Fakat ne olduğunu, nasıl işlediğini bilirsek speküle ederek zamanı kendi lehimize yönetebiliriz. Çünkü kariyer yönetiminde zaman kavramı evrenin işleyişi kadar önemlidir. Unutmayın tasarım bu kanunlara göre yapılmıştır. İnsanlık olarak temel yasalarını değiştiremeyiz fakat etrafından dolaşabiliriz.

İsterseniz ilk bölümü şimdilik sonlandıralım. Biliyorum biraz sıkıcıydı ancak evrenin ve zamanın işleyişini anlamadan stratejik kariyer yönetimini gerçekleştirilemez. Çünkü zamanın işleyişi hakkında bilgi sahibi olunması bize farklı fikirler verecektir. Size söz bir sonraki yazı daha heyecanlı ve akıcı olacaktır.

Unutmayın zaman değerli. Hepiniz kendinize iyi bakın.

Emre İnanç KAYATÜRK
İnsan Kaynakları Yöneticisi

Kaynakça

Zen, R. (2018). 47 Secons of Wisdom From José Mujica. https://www.youtube.com/watch?v=KlR2I6nfKhw adresinden alındı

Anadolu Ajansı. (2022, 1 22). Son 5 yılda kapanan bir şirket yerine 6’sı açıldı. Anadolu Ajansı: Son 5 yılda kapanan bir şirket yerine 6’sı açıldı adresinden alındı

Bilim, B. (Yazar). (2022). KUANTUM BİLGİSAYARLARI: Sınırsız Gücün Anahtarı [Sinema Filmi]. Türkiye.

Demircan, K. (2021, 02 13). Uzay-Zaman Nedir ve Uzay Gerçek Midir? https://khosann.com/uzayzaman-nedir-ve-uzay-gercek-midir/ adresinden alındı

Erkoç, Z. (2006). İnsan Kaynakları Yönetimi ve Kalite Yönetim Sistemleri Terimler Sözlüğü (Cilt 1). İstanbul, Türkiye: Alfa Yayınları.

Evrim Ağacı. (2022, 3 8). Büyük Patlama Evren’in Başlangıcı Değilse, Nedir? Evrim Ağacı: https://evrimagaci.org/buyuk-patlama-evrenin-baslangici-degilse-nedir-11531 adresinden alındı

GÜRBÜZ, M., & AYDIN, A. H. (2015). Zaman Kavramı ve Yönetimi. KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 1.

KAYATÜRK, E. İ. (2016, 01 12). İnsan Kaynaklarının Geleceği. İnsan Kaynakları Bilimi: https://emreinanckayaturk.wordpress.com/2016/01/12/insan-kaynaklarinin-gelecegi/ adresinden alındı

Kozmik Anafor. (2020, 3 14). Uzay-Zaman Fikrinin Tarihçesi ve Geleceği. Kozmik Anafor: https://www.kozmikanafor.com/uzay-zaman-gecmisi-bugunu-ve-gelecegi/ adresinden alındı

NTV. (2021, 5 4). Geliştirilen en hızlı araç: Saniyede 150 kilometre. NTV: https://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/gelistirilen-en-hizli-arac-saniyede-150-kilometre,8IvMdcQ-HkSUCQ8zhT5Yew#:~:text=Bu%20%C4%B1%C5%9F%C4%B1k%20h%C4%B1z%C4%B1n%C4%B1n%20onbinde%20be%C5%9Fine%20denk%20geliyor.&text=Amerikan%20Havac%C4%B1l%C4%B1k%20ve%2 adresinden alındı

Sarıgül, K. (2019, 01 04). Nasıl öğreniriz ve ne kadarını hatırlarız? Kerim Sarıgül: https://kerimsarigul.com/program-uygulama-site/nas%C4%B1l-%C3%B6%C4%9Freniriz-ve-ne-kadar%C4%B1n%C4%B1-hat%C4%B1rlar%C4%B1z adresinden alındı

Türk Dil Kurumu . (2022, 5 1). Zaman Nedir? Ankara, Türkiye .

Türkiye İş Bankası. (2022, 1 1). Borsa İstanbul Veri Lisansı Paketleri. Türkiye İş bankası: https://www.isbank.com.tr/borsa-istanbul-veri-lisansi-paketleri#:~:text=Borsa%20%C4%B0stanbul’un%20veri%20lisans%C4%B1,veri%20yay%C4%B1n%C4%B1%2015%20dakika%20gecikmeli adresinden alındı

Webtekno. (2022, 04 04). Kimin Aklına Geldi Uçan Bir Makine İcat Etmek? Webtekno: https://www.webtekno.com/ucagi-kim-ne-zaman-icat-etti-h118059.html#:~:text=Wright%20Karde%C5%9Fler’in%20u%C3%A7a%C4%9F%C4%B1%3A&text=Wright%20Karde%C5%9Fler%20taraf%C4%B1ndan%20yap%C4%B1lan%20u%C3%A7ak,ve%2037%20metre%20mesafe%20katetti. adresinden alındı

Wikipedia. (2022, 04 01). Gemi. Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gemi#:~:text=%C4%B0lk%20olarak%20M%C3%96%204000%20y%C4%B1llar%C4%B1nda,bilinen%20en%20eski%20%C3%B6rne%C4%9Fini%20olu%C5%9Fturmu%C5%9Ftur. adresinden alındı

Wikipedia. (2022, 05 01). İnsanlı Ay Uçuşları. Wikipeida: https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsanl%C4%B1_Ay_yolculuklar%C4%B1 adresinden alındı

Wikipedia. (2022, 05 01). Mikroişlemci. Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Mikroi%C5%9Flemci adresinden alındı

İş Arama Döneminde Dikkat Edilecekler

Merhaba,

Çalışmıyorken iş arama zor ve sancılı bir süreçtir. İşsizliğin getirdiği psikolojik durum ile birlikte Türk ekonomisinin “çalkantılarla dolu” normalini düşündüğümüzde işsizlik süreci daha da zorlayıcı olmaktadır. İnsan Kaynakları Bilimi’nin bu yazısında  profesyonellerin iş arama sürecini en az zararla atlatması için yapılacakları anlatıyor olacağım.

Bugünkü konumuz önemli ve hassas. Bu yazının hedef kitlesi beyaz, gri ve mavi yakalardır. Yazıdaki kaynaklar ise adaylarla yaptığım mülakatlar, mesleki bilgim ve SGK mevzuatıdır. Bazı noktalarda örnekler veriyor olacağım. Bu yazı adayların iş ararken dikkat etmesi gereken noktalar veya etkili iş arama taktikleri yazısı değildir. Bu yazı bir strateji veya yol gösterici bir yazı olacaktır. 

“İş”te başlıyoruz.

Hata yapmışsınızdır, yöneticiniz Mobbing yapmıştır, pandemi olmuştur, kurumunuz şirket evliliği yapmıştır …. vb. bir nedenle işsizi kaybettiğinizi düşünelim. Bu bir krizdir ve kriz yönetimi protokolünü devreye almalısınız.  Her kriz yönetiminde olduğu gibi ilk olarak krizi kabul etmeyle başlamalısınız. Burada sadece önemli olan neden değil; Bundan sonra ne yapılacağı, nasıl yapılacağı, hangi kaynakla yapılacağı ve kimin yapacağıdır. Ölüm ile vergi dışında her şeyin çözümü vardır. Bu nedenle işsizken kullanabileceğiniz farklı enstrümanlarınız vardır. Şimdi bu enstrümanları kategorilendirelim. İş arama sürecini en az zararla atlatmanız için;

  1. İşsiz kalmadan yapılan hazırlıklar 
  2. Finansal Durum 
  3. Beşeri Durum 
  4. Fizyolojik Durum  
  1. İşsiz Kalmadan Yapılacak Hazırlıklar
  • İş arama sürecini en az zararla atlatmanın birinci yolu, çalışırken böyle bir durum senaryosu üzerine düşünmek ve hazırlık yapmaktır. 
  • Finansal durumunuzu gözden geçirin ve aylık zorunlu olan harcamalarınızı listeleyin. Kredi kartı, internet, elektrik, kira, araba taksidi vb. 
  • Birinci olasılıkta işsiz kaldığınızda işsizlik ödeneği aldığınızı farz edelim. Bu durumda alabileceğiniz işsilik ödeneğini hesaplayın. Eğer zorunlu harcamalarınız işsizlik ödeneğinizden düşükse bu kötü durum senaryosunda avantajlı durumdasınızdır.
  • İkinci olasılıkta işsizlik ödeneği almadığınızı farz edelim. Bu senaryoda ise işsiz kaldığınızda finansal durumunuz çok kötü olacaktır. Böyle bir duruma hazırlıklı olmak için de tasarruf yapmanız gerekmektedir. 
  • “Ücretim zor yetiyor siz de tasarruf yapın diyorsunuz” dediğinizi duyar gibiyim. Evet haklısınız. Türkiye’de ücret seviyeleri düşüktür. Ücretiniz çalışırken yetmiyorsa işsiz kaldığınızda durum daha dramatik olacaktır. Bu nedenle mutlaka ama mutlaka tasarruf yapmalı ve belirli bir miktar parayı kenara ayırmalısınız. 
  • Bir diğer yapabileceğiniz durum ise sigortadır. Özel sigorta şirketlerinin işsiz kaldığınızda faturalarınızı ödedikleri poliçeleri bulunmaktadır. Bu seçeneği de değerlendirebilirsiniz. 
  • Alacağınız kıdem ve ihbar tazminatlarını hesaplayın. Buna göre bir nakit ödeme akışı düzenleyin. Bu planınızı da altı aylık periyotlarda güncelleyin.
  • Asla tek bir kuruma entegre bir yaşam kurmayın. Unutmayın kariyer yolculuğu bireysel bir süreçtir. Bazı adaylarımda “görüşmeye gittim bana sözler verildi, bunun üzerine İstanbul’dan Antalya’ya taşındım. Fakat taşındıktan sonra öyle olmadığını gördüm. Yeni bir şehirde çevremde de olmadığı için ayrılmak zorunda kaldım” cümlesini mülakatlarda çok duyuyorum. Bu yüzden tekrar belirtmek isterim. Asla tek bir kuruma entegre bir yaşam kurmayın.
  • İnsan Kaynakları Profesyoneli olarak bir önceki cümleme şaşırmış olabilirsiniz. Evet bizler için kurum aidiyeti önemlidir ve yüksek olmalıdır. Yalnız ben sürdürülebilir kapitalizme inanan bir profesyonelim. Bu tür önemli sürelere profesyonel yaklaşmak gerekmektedir. 
  • Bunların haricinde önemli olan başka süreç ise sizsiniz. Borsa, uzaktan çalışma, freelance çalışma vb. Seçenekleri kullanarak asla tek bir kuruma bağlı olmayın. Gelirlerinizi çeşitlendirin.
  • Başka bir unsur ise öngörülü olmaktır. Yıllık muhasebe defterinin altında üst üste 3 yıl zarar yazan bir kurumda iki olasılık vardır. Kurum olumsuz entropiye girmiştir ya da kar elde etmesine karşın bilinçli olarak zarar yazılıyordur. Birinci seçenekse çalışırken iş arama seçeneğini değerlendirebilirisiniz. Çünkü çalışırken iş daha kolay bulunur. 
  • Çünkü siz çalışırken mülakata gittiğinizde İnsan Kaynakları ile ücret pazarlığında eliniz daha güçlüdür. 
  • Bunların dışında en önemli husus ise işinizi kaliteli yapanızdır. Çünkü mevcut işinizin kalitesi sizi mesleki anlamda daha da güçlendirecektir. Bu durum başarı getirecektir. Başarı gelince de mutlaka bir headhunter ile görüşüyor olursunuz 😉
  • Network kısmına çok değinmeyeceğim. Daha önce Networking Ne Değildir isminde bir yazı kaleme almıştım. Orada da detaylı açıkladım. Networkleriniz size iş bulmaz, sadece iş arama sürecinde destek olur. (Yazıya ulaşmak için lütfen tıklayınız
  • Hiçbir zaman kapıyı çarparak çıkmayın. Söz gümüşse sükut altındır.

Bu noktaya kadar iş arama sürecinde değildiniz. Yukarıdaki maddeleri uyguladınız veya uygulamadınız fakat bir şekilde işsiz kaldığınızı düşünelim. Şimdi gelelim dikkat edilmesi gereken konulara;

2. Finansal Durum 

  • Gerçek ve tüzel kişileri iflasa götüren neden nakit akışlarının bozulmasıdır.
  • İlk olarak finansal durumunuzu değerlendirin. Tıpkı yukarıda yaptığını gibi. Eğer işsizlik ödeneği alabiliyorsanız bu sizin için olumlu bir gelişmedir. 
  • İşsizlik ödeneği alabilmek için;
    • Kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalmak,
    • Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün hizmet akdine tabi olmak,
    • Hizmet akdinin feshinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olmak,
    • Hizmet akdinin feshinden sonraki 30 gün içinde en yakın İŞKUR birimine şahsen ya da elektronik ortamda başvurmanız gereklidir. 
  • Bu nedenle işten ayrılış bildirgeniz verildiği anda işsizlik ödeneğine başvuruda bulunmanızı tavsiye ederim.  Çünkü işlemler 15 güne kadar sürmektedir. Arada geçen sürede nakit akışınızın bozulmaması gerekmektedir. 
  • İşsizlik ödeneğinden ne kadar yararlanabileceğinizi hesaplayın. Altı ay, sekiz ay, on ay. Bu hesabın sonunda çıkacak süre sizin için bir son tarihtir. İsterseniz ilk iki ay mülakatlarda ücret pazarlığında daha sert olabilirsiniz. Fakat işsizlik ödeneğinin kesileceği tarihe yaklaştıkça mülakatta ücret pazarlığında daha esnek olmalısınız demektir.
  • Kendinize bir nakit akış tablosu çıkarın ve ciddi bir tasarruf döneminize girdiğinizi kabul edin. 
  • Bu dönemde bazı konfor alanlarınızdan feragat etmeniz gerektiğini veya zorunlu olmadıkça alışveriş yapmamanızı tavsiye ederim. 
  • Tasarruf kişiden kişiye değişen bir olgudur. Kimisi için tasarruf taksiye binmemek olurken kimisi için de her yıl değiştirdiği cep telefonunu bu yıl değiştirmemektir. Bu konuda analizinizi kendiniz yapın.
  • İşsizlik döneminin uzun süreceğini düşünerek kullanmadığınız eşya atıl durumda olan eşyalarınızı satarak ek gelir yaratabilirsiniz. Bir şeyin size faydası yoksa zararı vardır.
  • Borsa ve döviz yatarımlarınızda daha dikkatli olmanız gerekebilir bu açıdan bu dönemde yatırım yapabiliyorsanız lütfen fazla risk almayın. İsterseniz sepet yapabilirsiniz. 
  • Sigorta poliçelerinizi tekrar bir okuyun. İşsiz kaldığınızda poliçeye ara verme hakkınız veya işsizlik durumunda sigorta şirketinin sizin kaybınızı giderebilecek ödeme yapılacağına dair bir madde olabilir. 
  • Tam zamanlı bir iş arıyorsunuzdur ancak dönemsel veya freelance işlere de bir göz atın. İyi bir tasarımcınızdır bu sayede farklı bir fimaya bir haftalık bir proje yapabilir ve iş arama sürecinde ek gelir yaratabilirsiniz. 
  • İşsizlik ödeneğinden yararlanamıyorsanız yukarıdaki enstrümanları kullanabilirsiniz veya çalışırken zor zamanlar için ayırdığınız finansal kaynak ile kendinizi ve ailenizi finanse edebilirsiniz. 
  • İşsizlik ödeneğinden yararlanamıyorsanız olası hastalık durumları için Genel sağlık Sigortanızın primini yatırın veya gelir testine girin. Bu noktada detaylı bilgi için SGK’nın internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. 
  • Maluliyet veya iş kazası  sonucu siz kalırsanız yine SGK’ya başvurun. Bu durumda geçici veya sürekli olarak maaş bağlanabilir. 
  • Finansal süreç önemlidir. Çünkü her şey için finans kaynağına ihtiyacınız vardır. En basit örnek iş görüşmesine gitmek için ya akaryakıt parası harcarsınız ya da toplu ulaşım parası harcarsınız. Böyle bir kaynağınız yoksa, işsizlik ödeneği de alamıyorsanız Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarına sağladığı sosyal yardımlarla da başvuruda bulunabilirsiniz. Bu konuda demoralize olmayın. Hayat bazen üzerimize fazla baskı yapabilir. Bu kötü durumlarda birlikte dayanışma ile çıkabiliriz. 
  • Ulu Önder Atatürk’ün söylediği gibi; “Türkiye Cumhuriyeti’nin kimsesizlerin kimsesi’dir” sözünü unutmayın. 

3. Beşeri Durum

  • İşyerinden ayrıldınız andan itibaren o anda elinizde ne kaldıysa sahip olduğunuz olanaklar bunlar olacaktır. 
  • İşsiz Kalmadan Yapılacak Hazırlıklar bölümünde “Bunların haricinde önemli olan başka süreç ise sizsiniz” demiştim. 
  • Unvanınız, mezuniyetiniz, yetkinlikleriniz, eski çalıştığınız kurumun büyüklüğü, know-how’ınız, iletişim stiliniz işsizlik sürecinden sizi kurtaracak tek şeydir. Bu nedenle beşeri sermayeniz ne kadar güçlüyse bu sizin için o kadar fazla avantajdır. 
  • Beşeri sermaye geliştirilebilir ve unutulabilir bir süreçtir. Mülakatlarda yaptığım gözlemlerde adayların işsiz kalma süresi ne kadar artarsa teknik mülakatlarda o kadar fazla zorlanmaktadırlar. 
  • Bundan dolayı iş arama döneminde beşeri sermayenizi geliştirecek eğitimler almalı, etkinliklere katılmalısınız. 
  • Çok yüksek bir bütçe ayırmanıza gerek yoktur. İnternetten araştırma yapabilir, bloggerları veya youtuberları takip edebilir, kitaplığınızda bulunan kitaplardan birisini okuyabilir, en kötü ekonomi kanallarını izleyebilirsiniz. 
  • Beşeri sermayenizi korumanızdaki amaç, mülakatta jargonu unutmama, teknik mülakatlarda başarı sağlama, iş aama döneminde bir amaç edinmektir. 
  • Amacı olmayan her insanın rüzgarın götürdüğü yere gittiğini unutmayın.

4. Fizyolojik Durum

  • Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Bu nedenle iş arama sürecinde mutlaka fiziksel yeterliliğinize önem vermelisiniz. 
  • Fiziksel yeterlilik için spor yapmanızı öneririm.
  • Spor sayesinde hem kendinizi zinde hisseder hem de bu durumun olumlu etkisini yaşarsınız. 
  • Bir diğer nokta ise uykudur. İş arama döneminde normal saatte uyanmak, sizi randevu vermek için saat 09:00-11:00 arasında arayacak olan İK ile görüşebilmenizi sağlar.
  • İş arayan adaylar, çalışmadıkları için geç saatte yatıp geç saatte kalkıyorlar. İnsan Kaynakları sabah mülakat yapmak istediğinde rutinlerini bozmuş oluyorlar. Bu durum nedeniyle performansınız olumsuz etkilenebiliyor. Uyku faktörü önemlidir. 
  • Ayrıca beşeri açıdan zinde bir vücudun zinde olmayan bir vücuda göre daha performanslı olduğu bilim insanlarınca kanıtlanmıştır. 
  • Spor yapmak bana göre değil diyorsanız meditasyonu tavsiye ederim. Kimileri için eski Türklerin yaptığı gibi gün doğumunu karşılamak bir meditasyon biçimiyken kimileri için de dingin bir müzik eşliğinde gözlerini kapatarak derin düşüncelere dalmak bir meditasyon şeklidir.
  • Pareto yasasını hatırlatmak isterim. 20/80 kuralı vardır. Bu kurala göre yapacağınız hazırlık işin %80’ni, mülakattaki tavrınız ise işin %20’ni oluşturur. Düşünce olarak kendinizi güçlendirin.
Pareto İlkesi I İnsan Kaynakları Bilimi

Sonuç olarak iş arama süreci sancılı geçmesine karşın bu zor süreci kolay atlatmak için elinizde bir çok enstrüman bulunmaktadır. Önemli olan iyi bir plan, disiplinli çalışma, öngörülü olma ve sonuç almaktır.

Emre İnanç Kayatürk
İnsan Kaynakları Profesyoneli

İK & ERP İnovasyonu

Merhaba,

İK süreçleri karışık ve birçok işletme biliminin uygulandığı süreçlerdir. İk süreçlerinde stratejik düşünce önemlidir. Bu noktada size Paretro ilkesinden bahsetmek istiyorum. Pareto ilkesinin tam çevirisi Önemli Azın Yasası’dır.  Pareto ilkesine göre  çoğu olay için, etkilerin kabaca % 80’i etkenlerin % 20’sinden kaynaklanır.

İş yönetimi düşünürü Joseph Juran bu ilkeyi önermiş ve İtalya’nın % 80 arazisinin sahibinin nüfusun % 20’si olduğunu gözleyen İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto’nun adıyla isimlendirmiştir. İş dünyasında yaygın bir kuraldır; örneğin. “satışların % 80’i müşterilerin % 20’sinden gelir.” Matematiksel olarak, yeterince büyük bir sayıda katılımcının paylaştığı bir şey olması durumunda, her zaman 50 ile 100 arasında öyle bir k sayısı olacaktır ki % k, % (100 – k) katılımcı tarafından paylaşılmış olsun. Fakat k, eşit dağılım olan 50’den, küçük sayıda katılımcının kaynakların neredeyse tamamına sahip olduğu 100’e kadar değişebilir. 80 sayısı ile ilgili özel bir durum yoktur, fakat çoğu sistemde dağılımda dengesizliğin orta noktası olan bu civarda bir k değeri görülür. (*)

emre_inanc_kayaturk_pareto_yasasi_ilesi_insan_kaynaklari_bilimi

Konuyu genel olarak toparlayacak olursak; yaptığımız işin %80’ni sonucun %20’sini; yapılan işin %20’si ise %80’ni ni etkiler. Örneğin;

  • Dünyadaki enerji kaynaklarının yüzde 80’i, nüfusun yüzde 20’si tarafından tüketiliyor.
  • Elbiselerimizin yüzde 20’sini, zamanın yüzde 80’inde giyiyoruz.
  • Harcamalarımızın yüzde 80’ini, gider kalemlerimizin yüzde 20’si oluşturuyor.
  • İşlenen suçların yüzde 80’inin faili, suçluların yüzde 20’si.
  • Sürücülerin yüzde 20’si, kazaların yüzde 80’ine sebep oluyor.
  • Boşanmaların yüzde 80’i, muhtemel sebeplerin yüzde 20’si yüzünden gerçekleşiyor.
  • Telefon rehberimizdeki numaraların yüzde 20’siyle, konuşmalarımızın yüzde 80’ini gerçekleştiriyoruz.
  • Dünyadaki çocukların yüzde 20’si, sağlanan eğitim olanaklarının yüzde 80’inden faydalanıyor.
  • Şikâyetlerin %80’i, olası nedenlerin yüzde 20’sinden kaynaklanıyor.
  • Evinizdeki eskiyen halılarınızın yüzde 80’ini, tüm halılarınızın yüzde 20’si oluşturuyor.
  • Yanlış alarmların yüzde 80’ine, olası nedenlerin yüzde 20’si yol açıyor. (**)

Daha ilginç bir örnek vermek istiyorum. Şampanya bardağı’ etkisi adı verilen, eşitsizliği gözle görülebilir ve anlaşılabilir şekilde ortaya koyan eğri, dünyanın gelirinin % 82.7’sini kontrol edenlerin nüfusun % 20’sini oluşturduğunu ortaya koyan ve küresel gelirin dağılımının büyük dengesizliğini gösteren 1992 Birleşmiş Milletler Gelişme Programı Raporu’nda yer almaktadır.

 

emre_inanc_kayaturk_pareto_yasasi_ilesi_insan_kaynaklari_bilimi_2

Konuyu mikro açıdan ele alacak olursak çok güzel bir sunum hazırlarız bir yerde yazım hatası yaparsak; geçmiş olsun herkes sizi eleştirir. İş görüşmesine gideriz her şey harika geçer yanlış bir kelime kullanırız; geçmiş olsun elendiniz! Çok güzel bir rapor hazırlarız onlarca makro yazar formül uygularız. En sonunda küçük bir hata yaparız; geçmiş olsun itibar kaybı yaşarız! İşte Pareto ilkesinin hayatımızdaki örnekleri bu kadar basit. Basit ama sonuçları maalesef hoş olmuyor. Evet küçük hatalar ama atalarımızın dediği gibi “sinek küçük olsa da mide bulandırır”

emre_inanc_kayaturk_pareto_yasasi_ilesi_insan_kaynaklari_bilimi_3

 

Bu tür hataları en aza indirmenin çeşitli yolar vardır. Dikkatli olmak, check listeleri, başka birisine kontrol ettirmek, zaman yönetimini uygulamak vs. Bunları uyguluyoruz ama yine de yaptığımız işin %80’i, %20’ni etkiler.  Bunun için rutin/operasyonel işleri mümkün olduğunca delege edilmesi gerekir.  Delegasyonu bir insan yerine neden ERP sistemlerine vermiyoruz?

ERP sistemleri (Enterprise Resource Planning –  Kurumsal kaynak planlaması) işletmelerde mal ve hizmet üretimi için gereken işgücü, makine, malzeme gibi kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayan bütünleşik yönetim sistemlerine verilen genel addır. Kurumsal kaynak planlaması (ERP) sistemleri, bir işletmenin tüm veri ve işlemlerini biraraya getirmeye veya bir araya getirilmesine yardımcı olmaya çalışan ve genelde kullanımı kolay olan sistemlerdir. (***)

erp

 

SAP, Micro, LOGO, Easy HR, eBils benim bildiğim yazılımlardır. Bu yazılımların iyi  ve kaliteli olduğunu ayrıca belirtmek isterim. Hatta SAP, MS Office programlarından sonra en çok duyulan yazılım adıdır.  Bu tür yazılımlarla şu anda neler yapıyoruz?  Yaptığımız en yoğun iş data girmektir. Çalışanın TC Kimlik numarasından tutun satınalma fişlerine kadar kurumlarımızla ilgili her şeyi bu yazılımlara veri olarak giriyoruz. Daha sonra bir bilgi istediğimizde yazılım bize onu getiriyor. İşin temel mantığı bu fakat biz bir bilgi istediğimizde ERp bize bilgiyi verecek datayı getiriyor. Kaçırdığımız nokta işte bu. Örneğin; mağazacılık sektöründe faaliyet gösteren bir kurumda çalıştığınızı düşünelim. Ortalama 300 mağazanız var. Lojistik merkezleri ve Genel Müdürlüğü de düşünürseniz toplamda 305 biriminiz var. Siz turnover raporunu istediğinizde dönembaşı mevcudu mağaza mağaza sistemden almanız, sonra mağaza mağaza işten çıkış ve dönem sonu mevcudunu alacaksınız. Ardından bu bilgileri copy-paste ile excelde işleyip rapor haline getireceksiniz. Daha sonra ise powerpointte sunum hazırlayıp yöneticinize sunacaksınız. Eğer bir sorun çıkmazsa ve hızlıysanız ortalama 1-1,5 günde bu işi bitirebilirsiniz. Pareto ilkesini hatırlayın. Raporun sayısal ve sunumsal altyapısını hazırlamak için 1,5 güne bu sayısal verilerin yorumlanması içinde 0,5 gün harcıyoruz.  Stratejik düşünmek için vaktimiz olmuyor. Az zamanda stratejik akrarlar almamız gerekiyor. Aldığımız kararlar doğru olmadığında kurum zarara uğrayabiliyor. Bu durum hem  büyük bir zaman ve emek kaybı hem de işlevsel bir yönetim yaklaşımı değil! Aslında bize bu istediklerimizi ERP sistemi çok rahat bir şekilde saniyeler içerisinde verebilir. Kod yazılır. Ardından yazılım istediğiniz kriterlere göre sayısal verileri önümüze getirir. Hatta sunum şablonu bile oluşturularak otomatik .pptx formatıyla sunum şeklini bile alabiliriz.

Yukarıdaki örnek giriş seviyesi örneği idi. ERP sistemleri başta İnsan kaynakları olmak üzere tüm departmanların -bence- kişisel asistanı gibi olmalıdır. İstenilen bilgiyi saniyeler içerisinde veren bir sistem oluşturulmalıdır. Bu sayede emek ve zamandan tasarruf sağlanabilir. Hatta departmanlarda raporlama uzmanı kadrosuna bile gerek kalamayabilir.

sanal-asistan

 

İnovasyon yaptığımız şeylerin farklı yapılması değildir! İnovayon, yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirmek ve bunu ticari gelir elde edecek hale getirmek için yürütülen tüm süreçleri kapsar. Bu pencereden baktımızda ERP sistemlerinde inovatif çözümlere gidilmesi gerekmektedir. Bu sayede pareto ilkesinin olumsuz yönleri minimize edilebilir. Biraz uç bir örnek olacak ancak özellikle yazmak isterim. ERP sistemleri IOS işletim sistemlerindeki kişisel asistan SİRİ gibi olmalı. Sorduğunuz sorulara mantıklı veya mantıklıya yakın yanıtlar verebilmeli.

ERP sistemleri açısından Alfa Bariyerini aşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Emre İnanç Karakaş
İnsan Kaynakları Profesyoneli

 

Kaynaklar

*https://tr.wikipedia.org/wiki/Pareto_%C4%B0lkesi
**http://www.ilkertaneruzun.com/makaleler/pareto-analizi-8020-ilkesi/
***http://www.erp.web.tr/erp-nedir-mrp-nedir-crm-nedir/

 

Geleceği, Kişisel Gelişim ile Tasarlayın

Merhaba,

Herkesin dilinde bir “gelişim” kelimesi var. Kişisel gelişimime önem veriyorum, kişisel gelişimimi önemsiyorum, kendimi geliştirmek istiyorum, gelişime açık bir insanım, gelecek için kendimi hazırlıyorum gibi cümleleri adaylardan veya çevremizden duyuyoruz.

Kurumlar için de durum aynıdır. Çalışanlarımızın gelişimine önem veriyoruz bu sebeple bir eğitim birimi kurduk, eğitimlerimizle çalışanlarımızı destekliyoruz vb. cümleleri İnsan Kaynakları Yöneticilerinden de sık sık duyuyoruz. Bu duyduklarımız gerçekten güzel şeyler ancak madalyonun diğer yüzünde durum böyle olmamaktadır. Çalışan davranışlarını incelediğimizde gelişim konusunda 3 tip profil bulunmaktadır;

  1. Bireysel gelişimin önemini bilen ancak fırsatları değerlendirmeyenler,
  2. Bireysel gelişimin önemini bilen ve fırsatları değerlendirenler,
  3. Bireysel gelişime önem vermeyenler.

Kurumlar açısından da durum ikiye ayrılmaktadır;

  1. Çalışanların gelişimine önem veren kurumlar,
  2. Çalışanların gelişimine önem vermeyen kurumlar,

Bir çalışan bireysel gelişimine önem veriyor ve çalıştığı kurumda eğitimlerle, uygulamalarla bu durumu destekliyorsa bir sorun bulunmamaktadır. Ancak çalışan bireysel gelişime önem veriyor, kurum bu konuyu desteklemiyorsa orada problem bulunmaktadır. Bu yazıyı kurumları eğitim ve gelişimi desteklemeyen çalışanlar için yazıyorum.

Konumuz bireysel gelişim. Bireysel gelişim için neler yapılmıyor ki? Kişisel gelişim kitaplarını okumalar, sertifika programlarına katılmalar, eğitim almalar, araştırma yapmalar vs. Peki ya sonra?  Sonrasını ben belirteyim; O kadar çok bilgi yığınına  kaptırılıyor ki;  kariyer hedefiyle ilgili alakalı olmayan muhasebe eğitiminden  tutun girişimcilik eğitimine kadar birçok konuda beyine bilgi yükleniyor.(*) Daha sonra beyin, sistemli düşünmeyi unuttuğundan (**) arta kalan bilgi kırıntılarından konuyla ilgili bilgi sahibi olunduğu zannediliyor.  Plansız yapılan bu süreç daha sonra başarısız oluyor. Çünkü hem beynin işleyiş yapısı bozuluyor (**) hem de gelişimsel açıdan hangi noktadan nereye gelindiği tam olarak görülemiyor. Zamanla motivasyonu düşüyor. Bireysel gelişim can sıkıcı bir hal alıyor  ve beyaz bayrak çekiliyor. Rüzgarda savrulan yaprak misali; hayat nereye götürürse oraya gidiliyor.

(* Hemen her konuda bilgi sahibi olmak elbette önemlidir. Fakat size yakın dönemde faydası olmayacak bilgi yerine eksik kaldığınız yönünüzü geliştimeniz daha akılcı olmaz mı? Hem yaptığınız bir iş size fayda sağlamıyorsa onu neden yapasanız ki?)

(** Planlı ve uyumlu bir şekilde beyine bilgi yükleniğinde; beyin, sadece önemli olan bilgileri anımsıyor. Kullanılmayan bilgiler ise nöronlarda tutuluyor. Bilgiye acil ihtiyaç olduğunda ise anımsamak için belirli bir düşünme süresi gerekiyor. Bu durum mülakatta olduğunda mülakatçı olumsuz bir izlenim ediniyor. Öğrenmek için sadece eğitim almak veya kitap okumak yetmiyor. Erişkin eğitiminde işlenen konu tekrar edildikçe ve yapıldıkça bilginin hafızada kalma olasılığı daha fazladır. Bu sebeple birbirine yakın konularda üst üste eğitim alındığında öğrenme gerçekleşiyor)

Ölçemediğiniz işi yönetemezsiniz. Bireysel olarak gelişim sağlamanız için önce kendinizi tanımanız gerekmektedir. Teknolojinin verdiği olanaklardan yararlanarak kendinizi, hedefinizi, iş dünyasındaki yerinizi tanımlayın. Bir Word dosyası açın ve aşağıdaki soruların yanıtlarını yazılı olarak dosyaya işleyin.  Kendinize sormanız gereken sorular;

  1. Ben kimim?

Kim olduğunuzu tanımlamalısınız.

  1. Ne yapmak istiyorum?

Özel yaşamda, iş yaşamında ve sosyal yaşamınızda ne yapmak istediğinizi tanımlamalısınız.

  1. İlgi alanlarınız nelerdir?

Çoğu zaman bu soruya tiyatroya gitmek, kitap okumak, seyahat etmek şeklinde yanıt verilir. Bu soruya uzun uzun düşünerek yanıt verin. Yıl içerisinde bir defa seyahate çıkıyorsanız lütfen bu maddeye seyahate çıkmak yazmayın. Gerçekten ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz? Şehirde gezmekten mi? Farklı insanları tanımak mı? Blog yazmak mı? Bulmaca çözmek mi? Teknoloji mi? Ne tür kitaplar okumak? Sosyal Medya mı?

  1. Motivasyonunuzu ne sağlar?

Bir önceki soruya yakın bir sorudur. Kendinizi daha iyi tanımak için dürüstçe yanıt verin. Motivasyon kaynağınız nedir? Para? Başarı? Statü sahibi olmak? Eğlenmek? Disiplinli bir yöneticiyle çalışmak?

  1. Kariyer hedefiniz nedir?

Kariyer hedefinizi belirlerken uzak geleceği düşünerek yanıt verin. Örneğin İnsan Kaynakları alanında kariyer yapmak istiyorsanız. Uzak hedefinizi belirtin. 20 yıl sonra kendinizi hangi unvanda görmek istiyorsunuz? İK Direktörü, İK Müdürü, İK Şefi? Ek olarak kariyer hedefinizi belirlerken ilgi alanlarınızı düşünün. Seyahat etmeyi sevmiyorsanız; gelecekteki mutluluğunuz için  seyahat gerektiren mesleklerden uzak durmanızda fayda bulunmaktadır.

  1. Ne kadar para kazanmak istiyorum?

Size paranın her şey olmadığı söylenir. Evet para her şey demek değildir. Bir çok şey demektir. Bu yüzden soruya doğru yanıt verin 😉

  1. Kişisel özelliklerim/yetkinliklerim nelerdir?

Kişisel özelliklerinizi ve yetkinlikleriniz not alın. Yetkinlik bilgi, duygu ve düşüncenin davranışa dönüşmüş halidir. Bir diğer ifade ile yetkinliklerinizi tanımlarken olması gerekeni değil olanları belirtin. Belirtme işlemini yaparken 5’li skala kullanmanızı tavsiye ederim. Her bir yetkinliği bir excel hücresine yazın ve 1’den 5’e kadar puan verin. 1 en düşük 5 en yüksek. Bu sayede kişisel özelliklerinizi tam olarak objektif olmasa da matematikselleştirmiş oluyorsunuz.  Aşağıda sizin için hazırladığım yetkinlik tablosunu kullanabilirsiniz.

Insan_Kaynaklari_Bilimi_Yetkinlikler_kisisel_gelisim_basari_emre_inanc_karakas_blog.jpg

  1. Değerlerim nelerdir?

Değerlerinizi tanımlayın. Sizin değerleriniz nelerdir? İdealist misiniz opürtanist mi? Dürüstlüğe mi önem verirsiniz yoksa çalışkan bir insan mısınız?

Bunları yaptıktan sonra artık kendinizi daha yakından tanıyor olacaksınız. Fakat bu yaptığını süreç çok ta objektif değil. Çünkü sadece kendinizi sadece siz değerlendirdiniz. Süreci objektif yapabilmek adına basit bir internet araştırmasıyla internetten erişebileceğiniz testleri uygulamanızı tavsiye ederim. Bu testlerin kalibrasyonu daha önce yapılmıştır. Bu sebeple gerçeğe yakın bir sonuç vermektedir. Yapmanız gereken testler;

  1. Kişilik Envanteri
  2. Genel Kültür ve yetenek testi
  3. IQ
  4. EQ

Testleri uyguladıktan sonra sonuçları inceleyin ve daha önce kendinizi değerlendirirken vermiş olduğunuz yanıtlarla karşılaştırın. Sonuçlar birbirine yakınsa kendinizi objektif değerlendirmişsinizdir demektir. Sonuçlar arasında dramatik olarak büyük bir fark varsa o zaman kendinizi değerlendirme sürecini en baştan tekrar ele almanızı tavsiye ederim.

Bu adından sonra yapılacak adım ise planlama kısmıdır. Kariyer hedefiniz nedir sorusunu hatırlıyorsunuz değil mi? Size uzak gelecekteki hedefinizi sormuştuk. Şimdi o hedefi tekrar hatırlayın. O hedefe ulaşmak için kendinize bir zaman tanımlayın. 10 , 15, 20 yıl şimdi geriye doğru o hedefe ulaşmak için planlama yapın. Diyelim ki hedefiniz 20 yıl içerisinde Muhasebe Direktörü olmak. Geriye doğru planlama yapacağız. İK Direktörü olmak için İK Müdürü, İK Müdür Yardımcısı, İK Şefi, İK Uzmanı, İK Uzman yardımcısı olmanız gerekmektedir.

Bireysel Gelişim Yazısı

Örnek Uzak Gelecek Planı

Bu pozisyonların hepsine bir zaman tanımlayın. Ardından pozisyonların hangi kişisel yetkinlikleri ve yasal olarak almanız gereken eğitimleri tanımlayın. İşte bireysel gelişim planınız şekillenmeye başladı. Zaman ve kaynak tasarrufu sağlamak için almanız gereken eğitimi zamanı geldiğinde alacaksınız. Burada bir açıklama getirmek istiyorum. Biraz önce yaptığımız gelecek planlama uygulaması aslında hem zaman yönetimi hem de eğitim planınızı ortaya çıkarmaktadır. Bu plana sadık kalmak elbette önemlidir fakat hayat bazen planlandığı gibi gitmez. Önemli olan hedeflerinize bağlı kalmanızdır.

Şimdi uzun dönem planlamamız hazır olduğuna göre kişisel gelişim ihtiyaçlarınızı ortaya çıkarma vakti gelmiştir. Daha önce yetkinliklerinizi 1’den 5’e kadar skala yapmıştık. Bu skaladaki en düşük puana sahip yetkinlikler sizin kendinizi geliştirmeniz gereken konulardır. Unvana göre de yetkinlikleri sıraladığımız için hangi unvanda hangi yetkinliğe sahip olmanız gerektiğini de biliyorsunuz. Daha sonra ise pozisyonun gerektirdiği teknik/yasal eğitimlere odaklanın. Bu aşamada yapmanız gereken tek şey bireysel gelişiminizi nasıl sağlayacağınıza dair karar almaktır. Bireysel gelişiminizi;

  1. Eğitim ile
  2. İnternet araştırmalarıyla
  3. E-Eğitim ile
  4. Proje yaparak
  5. Kitap okuyarak
  6. Zirvelere katılarak
  7. Sosyal sorumluluk projelerinde görev alarak
  8. ve diğer yöntemlerle gerçekleştirebilirsiniz.(Bu konuda tek sınırınız gökyüzü)

Bu konu haricinde  izleyebilmeniz için kendinize aylık, 6 aylık, 1 yıllık kişisel gelişiminiz ile ilgili küçük hedefler koymanızı ve tablonuzu bu periyotlarda güncellemenizi tavsiye ederim. Aslında kullanmayı bilirseniz her şey sizin için bir katkıdır. Önemli olan sistemli, bilimsel ve ölçülebilir gitmektir. Makalemde çoğunlukla bunun üzerinde durmaya çalıştım.

Yukarıda yer alan sistem, profesyonel anlamda eğitim yönetimi ve kariyer yönetimi uygulayan kurum sistemlerinin bireysele entegre edilmiş halidir. Elbette çalıştığınız kurum bireysel gelişiminize önem veriyor ve bunları eğitimlerle destekliyorsa bu sizin harika bir durumdur. Bu yazı bu tür modern İK uygulamaları olmayan kurumların çalışanları için hazırlanmıştır. Unutmayın; yapabileceklerinizin potansiyeli çalıştığınız kurumla sınırlı değildir 😉

Emre İnanç Karakaş
İnsan Kaynakları Profesyoneli