Dunning Krugger Etkisi ve İK Bilimi Yorumu

Merhaba,

Şu an Üsküdar’dayım hava çok sıcak. Küresel ısınmanın yaşamlarımıza olan etkisini bunaltıcı bir şekilde hissediyorum.  Ne yalan söyleyeyim Üsküdar pek tercih ettiğim bir değildir.  Biraz zamanım var. Birkaç gündür üzerine düşündüğüm bir konuyla ilgili tableti ve Pages’i açtım bir şeyler yazayım dedim. Şirkette Ms Office kullanmak zorunda kaldığımdan sürekli excel, word ve powerpointteyim. iWork’ü özlemiştim.

Size bir soru bir konuyu derinlemesine bilmek mi yoksa tüm konulardan azar azar bilmek mi önemlidir? Farkındayım kapalı uçlu bir soru sordum.Ben ikinci seçenek olan her şeyden biraz bilmeye biraz yakın bir görüşündeyim. Yakın görüşteyim diyorum çünkü kavramlar arası bağlam kurulmadan hiçbir bilginin değeri yoktur. İşte bunu biliyorum.

Bilmek insanlığın en büyük heyecanlarından birisidir. Her ne kadar bazıları farkında olmasa da DNA’mızda merak kromozomu vardır. Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasına merak neden olmadı mı? Bilmek, öğrenmek demektir.  Öğrenmek, bir şeyi bilinmediğini kabul etmeyle başlar. Farklı bir ifade ile bilmediğini bilmek bir erdemdir.

Bugün bilgi üzerine düşünülmüş Dunning-Kruger Etkisi üzerinde konuşacağız.

“İş”te başlıyoruz.

Bir konuda yeterli becerilere sahip olmayan bireylerin yeteneklerini olduğundan fazla görme eğilimi “Dunning-Kruger etkisi” olarak tanımlanıyor. Dunning Kruger Etkisi/Sendromu/Teorisi olarakta isimlendiriliyor ama ben etki olarak ilerleyeceğim. Dunnig-Kruger Etkisi, bir konuda yeterli becerilere\yetkinliklere sahip olmayan bireylerin yeteneklerini/yetkinliklerini olduğundan fazla görme eğilimidir. Bu etkiye Türkçe’de cahil cesareti denilmektedir.

İsterseniz ilk olarak kavramın akademik arka planını konuşalım. 1995 yılında McArthur Wheeler, limon suyunda bulunan kimyasallar nedeniyle görünmez yazı yazılabilen limon suyunu yüzüne sürerek banka soymaya çalıştı. Aslında soygunları gerçekleştirdi de. Yalnız bir sorun vardı. Kameralar sorunsuz bir şekilde Birkaç saat içerisinde yakalandı. Yakanlandığında ise 

1995 yılında 44 yaşındaki McArthur Wheeler isimli şahıs, limon suyunun “tuhaf” olarak tanımladığı kimyası ile ilgili çok derin bilgilere sahip olduğu iddiasıyla, yüzünü limon suyuna buladı ve 2 bankayı üst üste soymaya kalktı. İddiasına göre, limon suyunun görünmez yazılar yazmakta kullanılabilmesini sağlayan “gizemli” kimyası sayesinde, kendisini de “görünmez” kılacak ve bankadaki kameralar onu kaydedemeyecekti. Bankaları soymayı başardı; ancak tabii ki kameralar sorunsuz bir şekilde kaydı yaptı ve aynı gün içerisinde polis, Wheeler’ı kolayca yakaladı. Polis kendisine neden bu şekilde banka soydun? Sorusunu yönelttiğinde kameralar beni çekiyor muydu? Çekmemesi lazım. Çünkü yüzüme limon suyu sürmüştüm yanıtını verdi. Bu ilginç girişimin sebebi, Wheeler’ın cahilliğiydi. Kimya ve muhtemelen genel kültür hakkında derin bir cehalete sahip olmasına rağmen, cahilliğinin farkında değildi ve kendisini uzman görüyordu. Dolayısıyla bilgilerinin ortalamadan üstün olduğunu ve polisler ile teknolojiyi kandırabileceğini sandı. Yanıldığı, çok barizdi. 

Dunning ve Krugger 1999 tarihli “Niteliksiz ve Farkında Olmama: Kişinin Kendi Yetersizliğini Tanımadaki Zorluklar Nasıl Şişirilmiş Öz Değerlendirmelere Yol Açıyor?” isimli akademik çalışması gerçekleştirdi.

Yapılan çalışmada Dunning ve Kruger, öğrencilerin tümevarım, tümdengelim mantıksal çıkarım, İngilizce dil bilgisi, kişisel algı ve mizah anlayışı alanlarındaki aydın becerilerinin öz değerlendirmelerini inceleyerek, ruh biliminde giriş derslerinin lisans öğrencilerinde hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısının varsayımlarını test etti. Öz değerlendirme puanlarını öğrendikten sonra, öğrencilerden ruh bilimi dersindeki sıralarını tahmin etmeleri istendi. Yeterli öğrenciler sınıf derecelerini küçümsedi ve yetersiz öğrenciler onlarınkini abarttılar ancak yetersiz öğrenciler sınıf sıralarını yeterli grup tarafından tahmin edilen derecelerden daha yüksek olarak tahmin etmediler. Dört çalışmada yapılan araştırma, mizah duygusu, dil bilgisi ve mantıksal çıkarım testlerinde en alt çeyrekte puan alan çalışma katılımcılarının test performanslarını ve yeteneklerini abarttığını gösterdi. Onları 12. yüzdelik dilimde tutan test puanlarına rağmen, katılımcılar 62. yüzdelik dilimde olduklarını tahmin ettiler. Araştırmasını sonucunda ise niteliksel olarak düşük bireylerin kendilerine daha fazla güvendikleri ortaya konuldu ve bir şablon ortaya çıktı.

Dunning-Krugger Etkisi Türkçe’ye “Cahil cesareti” olarak çevrilmektedir. Cahil bireyler, her şeyi bilir, her şeyi görür, onların duygu ve düşünceleri kesin doğrudur. Dunning ve Krugger bu etki ile ilgili bir matris hazırlamıştır.

Kısaca tabloyu inceleyelim.

  • X ekseni özgüveni, Y Ekseni ise Tecrübe ile Alanında bilgiyi göstermektedir.
  • X0 Özgüven Düşük, Y0 Tecrübe ve bilgi düşük anlamındadır.
  • Bireyin bilgi ve tecrübesi olmadan özgüveni yükselir. En yüksek nokta “Aptallığın Zirvesi  olarak nitelendirilir.
  • İlgili konuda bilgi ve tecrübe artmaya başladıkça, bireyin özgüveni azalır. Bu sürece umutsuzluk çukuru adı verilir.
  • Oysa biz genel geçer kural olarak bilgi ve tecrübe arttıkça çalışanın kendisine olan güveninin de arttığını biliyoruz. Bu durum yanlış mı?
  • Hayır yanlış değildir. Birey konuyla ilgili bilgi ve tecrübesi olması gereken düzeye geldikçe kendisine olan güveni de artar.
  • Tecrübe ve alanında bilgi en yüksek seviyeye ulaştığı noktaya ise “Aydınlanma Zirvesi” adı verilir.
  • Bu zirveden sonra bireyin özgüveni tekrar yükselmiş ve en yüksek seviyeye gelmiştir.
  • Tek bir farkla, o fark birey artık alanında uzmandır ve bilgi seviyesi maksimizedir.

Aslında bu etkiyi çevremizde çok sık görüyoruz.

  • Çok önemli bir toplantı yapıyorsunuzdur. Üst düzey herkes oradadır. Siz, çalışanların %99’nu memnun edecek bir uygulamadan bahsedersiniz, bir tane yönetici çıkar %1’lik dilimden dramatik örnekler verir. Rakamlara siz hakimsinizdir fakat o sizden daha iyi biliyordur. Bunu da sesinin çıkarabildiği kadar yüksek tonajda söyler. İşte Dunning-Krugger Etkisi.
  • Dünyadaki tıp ve ilaç sektörü milyarlarca $ ciroya sahiptir. İlaç firmaları, bir ilacı çıkarmadan önce bilimsel yüzlerce deney yapar öyle piyasaya sürer. Söz konusu ilaç firmalarının ve bilim insanlarının bulamadığı hastalığın tedavisini iki tane ot adı öneren Ayşe teyze biliyordur. Ayşe teyze size doktora gitmeyi önermek yerine ot kaynatıp içmenizi ve iyileşmenizi söyler. Bu modası geçmiş alternatif tıp sizi iyileştirecektir (bana göre sahte tıp) İşte Dunning-Krugger Etkisi.
  • Başka bir durumda yönetim toplantısında bir vaka üzerine yoğunlaşmışsınızdır. Ortak bir karar almaya çalışıyorsunuzdur. Olayın sonuçlarını, sonuçların sonuçlarını düşünüyorsunuzdur. Vakayı tam analiz etmeyen bir yönetici çıkar ve hiçbir veriye dayanmadan mantıksal olarak “Bu böyle olduğundan öyle oluyor. Bunu öyle yapmazsak öyle olmayacak” der. Toplantının geçici kahramanı olur. Siz ise eöyle olmayacağını biliyorsunuzdur ama susarsınız. İşte Dunning-Krugger Etkisi.
  • İşletmenizde Müdür olarak çalışıyorsunuzdur. Her türlü veriyi kullanarak kendinizi geliştirmişsinizdir. Göbeğini kaşıyan ama yönetim kurulunda oy kullanma hakkı olan birisi kişi çıkar “Bu şirket ilk kurulduğunda Lozan’dayken yıllık şirket toplantısında rakiplerle bir anlaşma imzaladık. Bu anlaşmanın gizli maddeleri nedeniyle işletmenin arka bahçesindeki petrolü çıkarmamızı engelleyen madde var. Anlaşmanın gizli maddeleri var ama ben biliyorum. Sen gör 2023 yılından sonra şirketin arka bahçesinden petrol ve jelibon fışkıracak. O zaman uçacağız” der. İşte size Dunning-Krugger Etkisi 🙂

Şimdi uzun uzun çevrenizde yaşadıklarınızı örnek verebilir ve yazıyı eğlenceli bir şekilde bitirebilirim. Ne de olsa topraklarımız bu konuda yeterince zengin 🙂 Fakat ben farklı bir noktaya odaklanmanızı istiyorum. Farkındalık, kabul etme ve öğrenme süreçleri.

Hayatta bazı şeyleri eğitimde bazı şeyleri ise yaşayarak öğreniriz. Yaşayarak öğrenmenin faturası yüksektir. Bu kural hiçbir zaman değişmez. Şimdi size Dunning Krugger Etkisinin tablosunu aşağıya belirtiyorum. Aşağıda okuyacaklarını bilimsel bir çalışma değil yalnız benim tümden gelim yöntemiyle çıkardığım sonuçlardır. Bu nedenle yorumlarımı daha da detaylı incelemek isterseniz akademik çalışmalara başvuruda bulunmanız gerektiğini. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi sözlerimin bilim ile aykırı düşmesi durumunda bilimin sözlerini seçmeniz gerektiğini belirtmek isterim.

Aptallığın zirvesi aslında farkındalık noktasıdır. Birey, hatalı karalarının sonuçlarını bu noktada görür. Türkçemize “Ne kadar Aptalmışım? Ben nasıl böyle bir hata yaptım? Bu kadar kör müymüşüm? Basiretim bağlanmış” şeklinde cümle ve deyimlerle geçer. İşte bu nokta çok önemlidir. Aslında cehaletin veya içerisine düşülen durumdan kurtulmanın yolu bu noktada başlar.

Örnekler

  • Şirketinizin üreteceği yeni ürünü, Pazar analizini tam yapmadan karar verirsiniz. Hedef kitle 18-35 yaşındakiler olması gerekirken siz para 35-60 yaşındakilerde var deyip genel bir yargıya gider ve ürün özelliklerini 35-60 yaşa göre tasarlattırırsınız. Bayilerinizden sipariş iptalleri gelmeye başladığında “A” noktasındaki gerçek ama soğuk yüzünü DNA’nıza kadar hissedersiniz.
  • İş arkadaşlarınızla samimiyeti fazla ilerletmişsinizdir. Ne de olsa siz insanları tanıyorsunuzdur. Sizin anlattıklarınızı onlar başka birisine taşımaz. Samimi iş arkadaşlarınızdan birisi sizin bu yapıcı eleştirilerinizi eleştiriye tahammülü olmayan yöneticinize aktarır. Yöneticiniz sizi bu konuyla ilgili görüşmek üzere davet eder. Yaptığınız hatayı “A” noktasında anlarsınız.
  • Yaptığınız meslekle ilgili genellemeler yapıyorsunuzdur. Yalnız bu genellemeleri sayılara rakamlara bakmadan yapıyorsunuzdur. Bir gün Eurostatistic’te düşüncelerinizin tam tersini söyleyen bir istatistiğe denk gelirsiniz. Bu sizin A noktanızdır.
  • Çok sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz birisi vardır. Bu kişi için özel zamanınızdan epey vakit ayırıyorsunuzdur. Partnerinize, arkadaşlarınıza ayıracağınız zamanı sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz kişiye kanalize ediyorsunuzdur. Çünkü biliyorsunuz “o” da sizi kardeşi gibi seviyordur. Dedim ya çünkü biliyorsunuzdur. Değerli zamanınızı ayırdığınız bu kişi toplumun içerisinde sizi küçük düşürdüğünde aslında onun sizi sevmediğini yalnızca kullandığını “A” noktasında anlarsınız.  
  • Çok uzun zamandır çalışıyor ama hiç birikim yapmıyorsunuzdur. Bir gün işsiz kaldığınızda birikim yapmanız gerektiğini “A” noktasında anlarsınız.

Şimdi diyeceksiniz ki “Bu A noktasına hiç ulaşmayalım” Eğer böyle düşünüyorsanız hata yaparsınız. Çünkü “A” Noktası farkındalığın sağlandığı noktadır. Başka bir ifade ile bardağı taşıran son damladır. Yaşamınızda iz bırakacak bir noktadır. Farklı bir ifade ile  360 derece farkındalığınızın yüksek olduğu noktadır. Ben kötü örnekler verdim ama bu kötü örnekler olmadan da A noktasındaki farkındalığı sağlayabilirsiniz. Önemli olan farkındalığın olmasıdır. A noktanız, işinizi kaybetmekte olabilir, “bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir” sözü de olabilir.

B Süreci ise eğitim, gelişim ve aksiyon alma olarak isimlendirdim. Bu süreçte eksik veya hatalı yapılan davranışı düzeltme ile ilgili aksiyon alındığı süreçtir. Bu süreçte, bilgi seviyesi artmasına karşın özgüvende düşüş olur. Çünkü bir hata yapılmıştır ve bu hatanın sonuçları ile bu süreçte karşılaşılır. Eğitim, gelişim ve aksiyon alma olarak isimlendirilince uzun bir süreç olarakta düşünülebilir. Bu süreç 3 saniye olabileceği gibi 3 yıl da olabilir. Süre konuya özeldir. Yalnız A noktasından B sürecine geçilmesi için sadece farkındalık yeterli olmaz. Aynı zamanda yanlış yapıldığında kabullenilmesi gerekir. Birey, risk oluşturan bir konu ile karşılaşınca ilk olarak inkar eder. Dunning Krugger Etkisi devam ediyordur anlayacağınız. Farklı olarak insanlar umutsuzluk anlarında inanmak istediklerine inanır. Kötü bir durumla karşılaşınca mucizevi bir şey olacaktır. Piyango çıkacaktır. Amerika’daki amcasından miras kalacaktır. Sorun hemen çözülecektir. Kriz yönetiminin birinci kuralı krizi kabul etmektir. Bu nedenle, Dunning Krugger Etkisini yaşamaya devam etmemek için Dunning Krugger Etkisinde olunduğunun, bir krizin olduğunu ve bu krizi çözecek kişinin bireyin yine kendisi olduğunun kabul etmesi ve aksiyona geçmesi gerekir. Aksi durumda B süreci başlamaz.

Örnekler

  • Şirketinizin üreteceği yeni ürünü, Pazar analizini tam yapmadan karar verirsiniz. Hedef kitle 18-35 yaşındakiler olması gerekirken siz para 35-60 yaşındakilerde var deyip genel bir yargıya gider ve ürün özelliklerini 35-60 yaşa göre tasarlattırırsınız. Bayilerinizden sipariş iptalleri gelmeye başladı.
    • Krizi kabul ettiniz ve piyasada rabet görmeyen ürünleri 35-60 yaş arası hedef kitlenin ürünlerinizi satın alacağı farklı ülkelerdeki pazarları araştırmaya başladınız. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da krizi kabul ettiniz ve ürününüzü en iyi şekilde reklamını yapacak ve ürün satışlarınızı arttıracak bir reklam ajansı araştırıyorsunuz. Evet bütçenizi aştınız ancak en azından hiç kimsenin satın almadığı bir ürün elinizde yok. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
  • İş arkadaşlarınızla samimiyeti fazla ilerletmişsinizdir. Ne de olsa siz insanları tanıyorsunuzdur. Sizin anlattıklarınızı onlar başka birisine taşımaz. Samimi iş arkadaşlarınızdan birisi sizin bu yapıcı eleştirilerinizi eleştiriye tahammülü olmayan yöneticinize aktarır. Yöneticiniz sizi bu konuyla ilgili görüşmek üzere davet eder. Yaptığınız hatayı “A” noktasında anlarsınız.
    • Krizi kabul ettiniz. Yöneticinizle toplantıya girmeden önce iyi bir sunum hazırladınız. Şirketinizle ilgili eleştirilerinizin aslında yapıcı olduğunu çözümün de sizin bulduğunuzu rakamlarla ortaya koydunuz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da Krizi kabul ettiniz. Yöneticinizle görüşürken daha dikkatli olacağınızı belirttiniz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
  • Yaptığınız meslekle ilgili genellemeler yapıyorsunuzdur. Yalnız bu genellemeleri sayılara rakamlara bakmadan yapıyorsunuzdur. Bir gün Eurostatistic’te düşüncelerinizin tam tersini söyleyen bir istatistiğe denk gelirsiniz. Bu sizin A noktanızdır.
    • Bilgisizliğinizi kabul ettiniz. Bundan sonraki süreçte genellemeler yapmadan önce konuyu daha detaylı olarak incelemeniz gerektiğine dair kendinize söz verdiniz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da bilgisizliğinizi kabul ettiniz. Konunun uzmanı olan iş arkadaşınızdan detaylı bir brifing talep ettiniz. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
  • Çok sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz birisi vardır. Bu kişi için özel zamanınızdan epey vakit ayırıyorsunuzdur. Partnerinize, arkadaşlarınıza ayıracağınız zamanı sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz kişiye kanalize ediyorsunuzdur. Çünkü biliyorsunuz “o” da sizi kardeşi gibi seviyordur. Dedim ya çünkü biliyorsunuzdur. Değerli zamanınızı ayırdığınız bu kişi toplumun içerisinde sizi küçük düşürdüğünde aslında onun sizi sevmediğini yalnızca kullandığını “A” noktasında anlarsınız.  
    • Körlüğünüzü kabul ettiniz. Söz konusu kişi ile aranıza mesafe koyacaksınız. Bundan sonra daha dikkatli davranacaksınız.
    • Ya da körlüğünüzü kabul ettiniz ve bundan sonra söz konusu kişiye zaman ayırmayacaksınız. Hayatınızdan çıkaracaksınız.
  • Çok uzun zamandır çalışıyor ama hiç birikim yapmıyorsunuzdur. Bir gün işsiz kaldığınızda birikim yapmanız gerektiğini “A” noktasında anlarsınız.
    • Yanlış yaptığınızı kabul ettiniz. Bundan sonra işe girdiğinizde birikim yapacaksınız.
    • Ya da yanlış yaptığınızı kabul ettiniz. İlk olarak gereksiz harcamalarınızı en aza indirmek için youtube videoları izlemeye başladınız.

C noktası ise sonuç noktasıdır. Bu noktada davranış değişikliğinin veya bilgi değişikliğinin meyveleri toplanır. En önemlisi ise özgüven tekrardan geri gelmiştir. Üstelik bu sefer hiç gitmemek üzere gelmiştir.

Daha öncelerde çalıştığım bir Genel Müdür vardı. Şirketle ilgili sorun olduğunda İK olarak kendisine sorun, çözüm önerim ve sorunu yaratan kişi ismiyle giderdim. Genel Müdürümüz sorunun en ince detayına kadar inerdi. Sorunu yaratan kişi ile ilgili aksiyonu haftalar bazen aylar sonra alırdı. Sorunu ele alırken “kim yaptı, nasıl öyle yapar, o kim oluyor, yetkisi nedir, gösteririm ben ona” şeklinde değil. Sorunu ortaya koray. “X kişi çıkardı peki neden o çıkardı? Sorunu nasıl çözebiliriz? Sorunu çözmek için ortaya çıkaracağımız stratejiye alternatif strateji nedir?” şeklinde yaklaşırdı. Sorunu kabul ederdi, çözüm önerilerini tartışırdı. Suçlamadan veya üstten bakmadan. Ben bu yazıyı O erdemli insana adadım. İsminin geçmesini pek istemez o yüzden ismini yazmıyorum. Kendisini saygıyla selamlarım.

Dunnig Krugger Etkisini araştırırken  bir çok akademik makale, blog yazısı okudum. Birden fazla tablo inceledim. Yapılan çalışmalar değerli ve kıymetli. Buna karşın yapılan çalışmaların ortak bir özelliği vardı. O ortak özellik ise etkiyi hep olumsuz yönde incelemleriydi. Yaşam bir dengedir. Bazen kötü bir şeyler olur ama iyi etkileri de olur. Bazen iyi şeyler olur ama kötü etkileri de olur. Önemli olan küçük bile olsa iyiyi görmektir.

Güney Amerika’da kelebek kanat çırpsa Atlantik’te fırtına kopar. Güney Amerika’da bir kelebek kanat çırpsa Atlantik’te rüzgara ihtiyacı olan bir yelkenliye güç olur.

Dunnig Krugger Etkisi olumsuz gibi görünse de backround’una hakimseniz olumsuz bir süreci olumlu olarak değiştirebilirsiniz. Olumluya değiştirme şansınız yoksa bu durum sizin için kötü bir deneyim olarak kalacaktır. Fakat bu kötü deneyim sizi eğitecektir. Hangi takımlı olursanız olun hiçbir spor kulübü kuruluş gününden günümüze çıktığı her maçı kazanmamıştır. Bazı maçları mutlaka kaybetmiştir. Önemli olan maç kaybetmek değil ligin sonunda şampiyon olabilmektir.

Daha önce de belirttiğim gibi Yaşamda bazı şeyleri eğitimle bazı şeyleri yaşayarak öğrenirsiniz. Yaşayarak öğrendiğiniz şeylerin faturası yüksek olur. Dunnig ve Krugger ise size bu faturayı getiren garsonun isimleridir.

Emre İnanç Kayatürk
İnsan Kaynakları Yöneticisi

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı Kutlu Olsun. Nice yüz yıllara.

Dunning Krugger Etkisi ve İK Bilimi Yorumu” için bir yanıt

Yorum bırakın